Bir şarkı varki sanki boğazımı düğümlüyor. Hani bazen şuursuzca parmakların kadehin etrafında gezinir. Uyuşturucu gibi alkol gibi tüm damarlarımı sarmalıyor. Sesi yükseldikçe sanki duygularımın etkisi güçleniyor, sanki acı mazoşistçe bir zevk veriyor. Sanki kalibimi parçalara ayırıp tekrar yapıştırmaya çalışıyor gibi. Sanki tüm anılar kalibme sürtünüyor, acıtıyor, inceden kanatıyorlar, incecik... Sanki aklımın yaşanan bazı şeyleri kabullenememesi, algılayamaması gibi. Bir dönme dolapta sonsuz özgürlüğü içine çektiğini düşleyip, inince midenin bulanması gibi. O an dünyada olan tüm konuşmaların zaten olduklarından daha boş görünmesi gibi. Kafamı en karanlık yerlere gömüp, gözlerimi sımsıkı yummak istiyorum. Ve sonunda koşmak, tüm gücümle arkama bakmadan, nereye gittiğimi bilmeden, nereye bastığımı, neleri ezdiğimi görmeden kaçmak..
Ve sonra tekrar panjurların arasından baktığım dünyama geri döner gibi, elimde beni mutlu eden küçük ve değerli şeylerle, incecik bir çizgide yürümek gibi, çocukluğum...