31 Ağustos 2009

boyama yapmak beni huzura kavuşturuyordu, unutmuşum bunu, bugün hatırladım, baya iyi oldu.

Piyale Madra















































































bir de yazılarıma artık hiç foto koymadığımı farkettim ama elimde olmayan sebeplerden, imkansızlığın gözü kör olsun=(
bu sabah işe gelirken okuduğum kitaptaki birkaç cümle içimde hissettiğim bazı şeyleri o kadar net açıkladı ki;
"Sevmek, düzgün bir çizgide sallantısız ilerlemektir. Gergin bir ipin üstünde zıplayarak karşındakinin dengesini test ettiğin düşenin dostu olmadığı bir sınav değil ki sevmek."
____
Evet! kesinlikle! bence de.
Hayatımda en korktuğum, en sevmediğim şey bir ilişikinin bir teste, bir üstünlük yarışına dönüşmesi.
hatta bu bende fobik bir duruma dönüştü sanırım, sanki karşımdaki yaratmadan biran önce benim böyle bir durum yaratmam gerekiyormuş gibi falan hissediyorum.
Allahtan gem vurabiliyorum böyle duygularıma halihazırda=)
ve bu fobimi yeneceğim günler de gelecek mi merak ediyorum...

26 Ağustos 2009

haftasonu eve gittim,
uzun bi aradan sonra ve az kalacağınızı biliyorsanız güzel bir duygu tavsiye ederim=)
tek istediğim koltuğuma oturup tv izlemekti ve öyle anlardan birinde kanalları gezerken, hangi kanalda yayınlandığını hatırlamadığım sevgili asuman krause'nin sunduğu bol actionlı yarışmaya denk geldim ve kanalı açtığım anda asuman krause'nin söylediği tek cümleyi aynen yazıyorum:

"herzamanki gibi eşinizle birlikte kafanızı bu kutuya sokucaz"

yorumsuz dicem de yorum yapmadan edemicem=)
ben bunu duyunca koptum ama bu nasıl bir cümledir onu geçtim bu nasıl bir yarışmadır
neden kafamı o kutuya sokuorum hem de eşimle birlikte hepsini geçtim neden herzaman yapıyorum bunu ve en önemlisi bu bende nasıl bir alışkanlık yaratır
sorarım size...=)
dünyam küçüldü galiba yine biraz
of

25 Ağustos 2009

mimarisi inanılmaz şehirlere gidelim mesela, büyülenelim gelelim, hatta gerekirse gelmeyelim.

24 Ağustos 2009

kollarım güneş güneş saçlarım deniz deniz koksun artık,
kulağımda en sevdiğim, en güsel, en eğlenceli, en huzur verici melodiler çalsın artık
hadi
ne varsa bugüne kadar yaşanan hepsi biranda tarih olsun istiyorum,
bir yerlerdeki zamanlardan çalıp başka yerlere eklemek istiyorum ucundan kıyısından kimseye çaktırmadan
ne yeri ne zamanı ne de mekanı var bu yaşadığım şeyin sanki hep içimde taşıyorum
sanki incecik camdan
çıt desen kırılacak
hiç kimsenin tek bir sözünü bile dinlemeye sabrım yok
cevap bile vermek istemiyorum kimseye
beni mutsuz eden hiçbir şeyi düşünmüyorum
sanki dünya büyüdü gözümde
dünya kocaman şimdi ve ben her yere gidebiliyorum

21 Ağustos 2009

Bir rüya bir ümide yaslanıp yaralandık
Tutunduk sevgilere düşe kalka
Hep yol aldık
Yenilme gel yenilme
Belki de aldatıldık
Belki dünya hiç dönmüyor
İmkansız yanıldılar
Ölüm yok ölünmüyor
İmkansız ah imkansız
Gel uçurtma bayramları var
Haydi sevin de gel
Ölümsüz özgür çocukluğuna
Yeniden yol ver
Haydi koş haydi gel
Bir avuç sevinç al annenden
Bana da biraz ver
Öylesine öylesine yalnızız ki
Şu koskocaman şehir ve biz bak ne olur
Bari sen gel
sezen aksu

20 Ağustos 2009

iki gündür yerimde duramıyorum, sanki içimde bişi sürekli hareket ediyor, o hareket edince ben de sabit duramıyorum dolayısıyla oturduğum yerde oturamıyorum, olduğum her yerde 10 dakkadan fazla kalamamaya başladım.
sürekli bir "ayyhh" nidası içimde.
of nolucak bu böyle fena, güzel, karışık..
missing u~

19 Ağustos 2009

ben burda güzelim

günaydın.

bir şarkı dinliyorum bu sabah
garip bir şekilde karşıma çıktı ve dün geceden beri kafamda dönüp duran cümlelerin devamı gibi
(Mutlu olmak için
Sevmek için
Görme, işitme
Mutlu olmak için
Sevmek için
Bilme, çok düşünme)

...özüme dönüyorum...

çok uzun bir yoldan geliyorum
çok uzun zamandır bir anlamda kendimde olmadığımı beni çok çok iyi tanıyan 2 insan anlayabildi ancak
zaman zaman söylediler hep
"mevlana torunu" oldum ben=), belki istemli belki istemsiz..
önüme çıkan tüm insanlara tüm önyargılarımı bırakıp ne giydiklerine, ne dinlediklerine, ne söylediklerine, neyi ne kadar anlayabildiklerine bakmadan, "ne olursan ol, gel" mantığıyla yaklaşmayı öğrendim.
Ama bunu yaparken yine de bazı değerlerimi kaybetmedim, o kadar da şuursuz diildim yani=)
evet bu bir yere kadar süper bir yetiydi belki ama bir süre sonra baktım ki ben farkındalığımı kaybediyorum.
hayata karşı olan duruşumu köreltiyorum, törpülüyorum bir anlamda.
sonra oturup ilk bu kötülüğü kendime ne zaman yaptığımı düşündüm, ilk ilmek nerde kaçmıştı acaba.
"farkındalık" hayatta birçok insanın zaman zaman hissedebileceği ama devam ettirilmesi en zor duygu belki de...
çünkü farkındayken herşey o kadar net ki, netlik acıtır bazen insanı bazen çok yorar, ama tek bir gerçek vardır ki farkındayken hep doğrusundur.
farkındalığımı nerde bıraktığımı düşündüm ve farkettim ki=) bırakmak zorunda kalmışım.
çünkü elimde bir popülasyon vardı ve gidecek başka hiçbir yerim yoktu ya mutsuz olacaktım durmadan ya da silicektim bazı yerleri karalayacaktım, biraz yontacaktım kullanılır hale getirecektim ve kabullenecektim, ben bunu seçmişim.
şimdi anlıyorum neden hiç tamamen dibe çökmediğimi ama hep de içimde bir yerde birşeylerin eksik olduğunu her daim.

öyle özlemişim ki kendimi, sanki uzun bir rüyadan uyanıyorum, belki başka şeyler yüzünden kaç kez daha kapanacak gözüm ama bu uyanış çok güzel şimdi.
tüm enerjimi nereye nasıl kullanacağımı bilmek, yere basmak ve nereye bastığını bilmek.
"aysun sen bu diilsin" diyen 2 güzel insan var hayatımda en önemlisi.
yaklaşık bir yıl önce yine hissetmiştim bunu umarım bir daha kaybetmem, ama bu sefer bambaşka bir açıdan=)

..."dünya yeniden dönüyor"...(redd)

hoşgeldim=)


17 Ağustos 2009

hayalimde bişi var.
akşamüstü, alacakaranlık
bembeyaz sonra yumuşacık
yağmurlu ılık ılık
yürüyüş yolu kadar yakın
koşucak kadar güzel
hiç arkana bakmadan kendini bırakacak kadar çılgın
ve gözalabildiğine güvenli
kırk yıldır tanıyormuş gibi samimi
hiç duymadığım melodiler kadar renkli etkileyici
sonunu hiç tahmin edemediğim filmler, kitaplar kadar şaşırtıcı
hiç gitmediğim şehirler, ülkeler kadar çekici
hiç düşünmek gerektirmeyecek kadar net
huzurlu, mutlu, şekerli, serin, mis gibi
hiç bıkılmayacak
hiç sıkılmayacak
hiç bırakmayacak
bişi var hayalimde...
herkes kendi küçük hesaplarında kaybolurken
ben sadece bakmalıyım o camdan
bembeyaz yemyeşil
tertemiz
sonra kocaman beyaz camlar olmalı
bahçelere açılan...

14 Ağustos 2009

hayatım beni hiç mesut etmiyor şu anda.
bişileri yaşamak için zaman yaratmaya çalışmaktan yoruldum.
o kısacık zamanlarda yaşıyım diye herşeyi elimi yüzüme bulaştırmaktan,
sonra daha da yorulmaktan.
durmak istiyorum.
sadece durmak, sabit kalmak.
istediğim hiçbişeyi adam gibi düşünemezken, düşünmek istemediğim bir sürü şeye günümün her saatinde kafa yormaktan.
konuşmak istemiyorum
bazen sadece dinlemek bile çok zor oluyor
sanki boynumdan bir ip geçirmiş biri hergün çekiştiriyor
omuzlarım düştü
yeter diye bağırmak istiyorum bazen, soğuk soğuk terliyorum bazen çok üşüyorum.
gözlerim hep aralık.
dudaklarım kuru
ellerim sanki benden bağımsız hareket ediyor
şuursuzca uyuyup sonra şuursuzca uyanıyorum her sabah,
şuursuzca yemek yiyip mutsuz oluyorum
hayatımdaki hiçbir zevkimi yerine getiremiyorum
hiç denemediğim şeylerden zevk almaya çalışıoyrum
hiçbir kelime hiç bir söz öbeği tanımlayamıyor durumumu
haaytım benden çok uzakta bir yerde başka biri tarafından yaşanıyor sanki
bulutlu gözlerin ardından anlamaya çalışıyorum
hep bir dumanlı kafam
hayatım boyunca aradığımı bulamamaktan korkuyorum
özlediğim şeyler var
özlediğim giysiler
özlediğim müzikler
özlediğim filmler
özlediğim fotoğraflar
özlediğim mekanlar
özlediğim şehirler
evet şu anda hayatımdaki en baskın duygu özlem
elimde avucumda olmayan tutamadığım bakamadığım göremediğim tadamadığım herşeyi
ama her şeyi çok ama çok özledim
zorlanıyorum
kısacası
evet
çok zorlanıyorum
savruluyorum

not: pijamalarımı giyip (ki en sevdiklerim yanımda bile yoklar:( )dünyanın en iç karartıcı almodovar filmini izleyip sadece ağlamak istiyorum, sonra da uzun uzun uyumak.

12 Ağustos 2009

staj ve ben=)

Efendim, 1 Temmuz çarşambadan beri staj yapıyorum ben, bünyeme ağır gelen bir staj.
11 Eylül'e kadar da yapıcam ölmez sağ kalırsam=)
İş saat 9'da başlıo ve 6'da bitiyor fakat ben başka bir şirketin servisini kullandığım için sabah 8de burda oluoyorum ve her sabah 6da uyanıyorum.
yani benim yaklaşık 10 saatim burda geçiyor, günümün nerdeyse yarısı.
tabi bir saatten sonra benim resmen balatalar gevşiyor ve sıyırıyorum=)
söylediğim tüm sözler birbirine giriyor ve sürekli gülmeye başlıyorum, bir nevi sarhoşluk hali yaşıyorum çok keyifli yani=)
Ama zannetmeyin ki ben bu manyakça davranışlarda yalnız bulunuyorum, bir de partnerim var=)
Renkli bir şahsiyet kendisi zaman zaman patavatsız laflar etse de alıştım galiba ona..
en önemlisi gününün 4-6 arasını şenlendiriyorum=)
bişi diyor ve gülmeye başlıoyrum sertaç'tan gelen "eyvaahh" nidasıyla anlıyorum ki ben o moda girmişim=)
Şimdi o saatlerde döktüğüm bir kaç inciyi sunmak isterim efenim, biz inanılmaz gülüoruz bunlara aklımıza geldikçe gülüoruz belki biizm manyaklığımız, alınız bakınız=):

biz sürekli yüzdelerle, sayılarla, karar ağaçlarının left-right dallarıyla, good ve badlerle ve de oranlar uğraşıoruz, bir süre sonra bu kelimeler bakın ne hale geliyor:

bu oranlar____boranlar
right-left_____light-reft
yüzde altmış___yüzde yatmış
50691________elli bin altı yüz dokuz yüz bir
diğer doktora (bu bir kategori adı)___diğer doktor o
allahım sana çok şükür+allahım sen bana sabır ver___allahım sen bana çok şükür
ve son olarak bir dialog ikimiz arasında geçen
sertaç: bazen paranoyaklaştığım oluyor
aysun: nereye yaklaştığın oluyor???

yaa işte böyle zor zor=)))

11 Ağustos 2009

sonra bir anda tek bir görüntü geliyor aklıma,
tüm taşlarım dökülüyor sanki ellerimden
olmak istediğim yere hiç ait olmadığımı anlıyorum
ve tek biz söz saçmasapan bi insanın söylediği
ya gerçekse diyorum
gerçeğe yakısandıkça acıyorum
ayrıca tuuçe yazı yaz!!
koç'ta mba'e başladın diye havalara girme alırım paçanı aşağı en nihayetinde ben de bir koç çalışanıyım (bak bu da aklıma sonradan geldi=)), sen benim blogumu okumuyorsun ama ben seninkini okuyorum nıch nıch nıch..
Bugün herkese bi takılasım var hadi hayırlısı=)
ayrıca ben burdan neden hep tuuçeye sataşıyorum o konu hakkında da hiçbir fikrim yok, bu da ayrıca irdelenmesi gereken bir durum=)))

not: ve sabah sabah ancak bu kadar geyiğim gelebilirdi...
ya hasretle yazı yazmak istiyorum aklımdan tonlarca cümle geçiyor her zaman ki gibi, yazma olanağım yok ya ondan=)
ama benim sevgili gerizekalı bilgisayarım ne yazıkki blogger sayfasına girmiyor=(
bilmiyorum ne zaman hallolucak bu sorun, bilgisayarım bi organını kaybetmiş gibi hissediyorum resmen, ben ne çabuk alışıyorum böyle, ama şubattan beri az da olmamış 6-7 ay yazmaya başlayalı.
şu an bunu stajdan yazıyorum, sabahın köründe rüyamda görmüş gibi, okuyucularımı bilgilendirmek istedim=p gerçi zaten beni okuyan 3-5 kişi de yanayakıla ortada bu sorunla dolaştığım için biliolar neden yazamadığımı o da ayrı bir mevzu=))
nese şimdilik bu kadar, evden sesleneceğim günlerde gelecek, inanıyorum, bir gün her şey yoluna girecek=)
bi de gitmeden bi hayal kuruyım, keşke bu stajda son günüm olsaydı ve ertesi gün tatile gidecek olsaydım, bavulumu hazırlıcak olsaydım bu akşam ve tek derdim hangi kıyafetlerimi alacağım ve onları bavula nasıl sığdıracağım olsaydı ah ah....

4 Ağustos 2009

vazgeçtim gözlerinden...

herşeyden vazgeçtim,
öyle bişey olsun ki ne sen benim canımı acıt bundan sonra ne de ben seninkini...
bizim burda bi adam var yani stajda, kredi ödemesini çok geciktirmiş kişileri arayıp ikaz!? edio.
adamın görevi bu hergün onlarca insanı çok komik bi şekilde azarlamak=) biz oturduğumuz yerde yarılıyoruz.

___

peki bigün herkes kredisini düzenli ödemeye başlarsa bu adam napıcak?
Öle bi dünya yok mu?
evet bence de yok yok

3 Ağustos 2009

...yorumsuz...=)))

+ aysoş bak ben evliliğe doğru gidiyorum haberin olsun.
- of saçmalama burak ya ne evliliği birlikte evlenicez biz dur daha var ya çok erken hayır olmaz hem daha kaç yaşındayız
+ biz aynı yaşta diiliz farkındaysan
- ya bişi olmaz o kadarcık yaş farkından hem erkek dediğin 30undan önce evlenir mi yaaa
+ ayy hangi erkek tatlııımmm
- puahahhhaha........................



sen benim ruhuma öyle yakın bir kadınsın ki
sesinde öyle bişi var ki, aslında öyle çok şey var ki
nasıl aynı anda hem bu kadar arabesk hem bu kadar taş hem bu kadar asi hem bu kadar eğlenceli hem bu kadar asil olabiliyorsun ve bunu bir de sesinle yapıyorsun.
ruhum gibi
hayranım