30 Ekim 2009

Soğuk bir ocak günüydü sen öldüğünde,
6 yaşındaydım.
Kar yağıyor muydu hatırlamıyorum.
Bir park yaptılar Çorlu’da senin adına.
Başın zincirlerle dolanmıştı, inadına beyaz güvercinler uçuyordu etrafında.
Hafızam çok kuvvetli değildir ama senin gidişin dün gibi kazınmış aklıma, nedense…
Çok okumadım ben senin yazılarını, senle büyümedim, ama nerde ne zaman geçse adın içim cız eder hala, çok koyar gidişin.
Nurlu yüzüne mi inanmışım “uğur”lu sözlerine mi kim vurduya gidişine mi bilmiyorum hala.
Ama üzülmek ne gideni geri getiriyor, ne de bir yararı oluyor kimseye.
Oysa öyle çok şey gitti ki senden sonra ve senden önce ve tonlarca şey gidiyor şu anda.
İçim bu kadar yanıyor mu diye soruyorum kendime
“evet”se neden bu kadar tepkisizim, neden bu kadar çaresizim
Ben ilk bilincimi ortaokulda edindim,
Ve her şeyin başının ilk önce sağlam bir eğitim almaktan geçtiğini ilk o zaman kavradım.
Hep şunu söyledim kendikendime “evet belki şu an elimden bir şey gelmiyor belki ama okuycam ve yeterince olduğumda söz hakkım olacak bu devlette”
Şimdi bakıyorum neresindeyim
Öyle uzağım ki edindiğim gayeden
Ben hep hayran oldum bir inanç bir amaç uğruna gözünü kör edenlere, belki doğru belki yanlış inancı uğruna ölüme yürüyenlere.
Ama en çok da insanları bu inançlara bağlayanlara hayran oldum.
İnsanları meydanlara toplayabilenlere, bir can edebilenlere,,,
Senden bahsetmeye bile çekiniyorum, biraz uzak anlatıldın sanki hep sen bize bugüne kadar, özellikle küçükken hep yukarlardaydı resimlerin başımı kaldırıp bakmam gerekirdi, ama muzip muzip gülümserdin bir yandan.
Sana yazılan şiirleri hep biraz yapmacık buldum ben, belki biraz daha edebi olmalıydılar daha dokunaklı=), ya da biraz daha altı sağlam “seni çok seviyoruz iyi ki varsın, bizi sen kurtardın” cümleleri tam içeriğini bilmeden herşeyin, boş geliyordu.
Büyüdükçe başka yönlerini duymaya başladım ordan burdan yok çok içiyormuşsun, çok geziyormuşsun onla bunla oluyormuşsun. Her sevdiğim , inandığım şeye yapıldığı gibi senin “varlığının” gerçekliğine de karalar çalınmaya çalışıldı.
Hep anlamaya, kavramaya çalıştım olan biteni. Karar vermem için ne körükörüne bana küçükken öğretilmiş dogmalar yetiyordu ne de büyüdükçe ordan burdan duyduğum safsatalar.
En milliyetçisinden, en sosyalistine, en komünistine, en kürdüne, en türküne, en yanlısından, en apolitiğine bir sürü insanla karşılaştım bugüne kadar,
Bugün anlamak için önce etrafıma bakmam gerekti, sadece durdum ve izledim.
Sadece birgün değeri havaya bilmem kaç tane havai fişekle kutlanan hediyene baktım bugün
Ve onun ne kadar değiştiğine, kirlendiğine
Olup bitenden bahsetmicem
Gün gibi açık
Sadece televizyonu açıp birgün boyunca izlemeniz yetiyor
Sonra içime baktım
Yine çok utandım
Bugün seni hayatımda hiç özlemediğim kadar çok özledim
Ve tek bir şey istedim; senin insanların içine yerleştirdiğin o büyük inancın, bilincin, o sevginin geri gelmesini…
Hiçbir zorunluluğu yokken ve kimse ondan öyle bir şey istememişken gündüz çalışıp geceleri lüks lambası ışığında bilenlerin bilmeyenlere alfabe öğrettiği günlerin geri gelmesini istedim.
Bugün kaybettiğimiz ve yerlerine yenilerinin geleceğine her geçen gün ümidimi biraz daha yitirdiğim demokrasi şehitlerini andım ben onlara yandım.

Uğurlar olsun.

“vurulduk ey halkım unutma bizi”

KUTLU OLSUN CUMHURİYET!

Hiç yorum yok: