30 Kasım 2009

...bu ev çok bi sensin niyeyse...

Seni düşününce aklıma kocaman renkli balonlar geliyor.
En çok da kırmızı balonlar. Ellerimde tuttuğum sonra gökyüzüne dağılan...
Sana bakınca uzun film akşamları geliyor aklıma, elinin kolunun benim yakınlarımda bir yerlerde olduklarını bilip mutlu olduğum..
Uzun yürüyüşler geliyor, sürekli sana çözüm üretmeye çalıştığım..
Upuzun geceler geliyor, çok ama çok eğlendiğim, özgür olduğumu hissettiğim..
Uzunca konuşmalar geliyor, aslında tam olarak neden bahsettiğimizi hatırlamadığım..

Sonra bir şey oldu.
Biri parmağını şıklattı.
Biri gelip ışıkları yaktı.
Biri geldi ve beni bu rüyadan uyandırdı.
Tüm balonlarımı elimden aldı.
En çok da kırmızıları...

23 Kasım 2009

hAftaSonu Ankara"Sıı

efendim merhabalar;

bu haftasonu Ankara'ya gittim cümle aleme söylediğim üzere, duymayan kaldıysa bir de burdan ilan ediyim dedim=))
hayatımda gerçekleştirdiğim en güzel yolculuklardan biriydi bir kere.
Bir sürü şeyi aynı anda hissettiğim bir haftasonuydu.
Aslında yazması baya zor, gözümde bir küçük kamera olaydı keşke, bir de kalbimde hismetre=))

Kısa Kısa Ankara o zaman;

1. Öyle sırtına çantanı vurup gecenin bilmemkaçlarında otobüse binmek çok güzelmiş bir kere, tekrardan özgür olduğumu hissettim ve genç olduğumu ve ikisi de herşeyden biraz daha iyi hissettiriyor kendimi..
2. İlk hissettiğim şey soğuktu heralde ki otobüsten indiğimde üzerimde oraya götürdüğüm en kalın şeyler vardı üzerimde baya zorlu olacağını bu konuda daha o anda anlamıştım öyle de oldu, tabiri caizse bi tarafım bişeyim nasıl isterseniz öyle diyin "dondu"=))
3. İlk kez 4 yıl önce gelmiştim buraya ve çok iyi bir anı olmamıştı benim için onun tedirginliği vardı bir yandan üzerimde, acaba yine öyle mi olacaktı, ama daha ilk andan anlamıştım ki ne ben 4 sene önceki bendim artık ne de Ankara benim için 4 sene önceki "Ankara"ydı.
4. Sonra yüzüncü yıla bakan apartman pencerimizin önünde uzuunca bir kahvaltı ettik ki günün en güzel öğünlerindendir kahvaltı, en güzel sohbetler o masanın başında yapılır.. Bilenler bilir~=)
5. Akşam yemeğimizi Tömbeki'de yedik ki 4 yıl öncede buraya gelmiştik, herşey aynı sadece içerde sigara içilmiyor artık, bir tarafımız yine dondu Merve her sigara içmek istediğinde=((
6. Sonra eskiyeni(bakınız eskiyeni: http://www.eskiyenibar.com/) diye bir bara gittik ki 45likler akşamıymış o akşam çok eğlenceli parçalar çalıyordu, içersi tıklımtıklım sahnenin ortasında bir sürü insan deliler gibi dansediyor, izlemesi bile çok eğlenceliydi, hele bir çocuk vardı ki =)) tabi bir süre sonra biz de kendimizi sahnede bulduk ama bu saadetimiz sadece 3 şarkı sürdü çünkü Merve Hanımların iki arkadaşının doğumgünü partileri varmış ve ikisinin de soyadları aynı olduğundan ortaya çıkan "Öztaşlar Parti"ye doğru yola çıktık..=)
Öztaşlar Parti Overall(bakınız overall: http://www.overall.com.tr/) diye bir bardaydı yine çok club bir yer gibi görünmesine rağmen gecenin ilerleyen saatlerinde sahne alan grup bizi baya bir eğlendirdi. Reamonn'la repertuarlarını açtıklarını düşünürsek, beni canevimden vurdular=))
7. geceye dair beni en çok üzen şeyse yatmadan önce yediğim yarım ekmek köfteydi böüghh=((
8. efendim ertesi gün yine uzuunca bir kahvaltının ardından Ankara Kalesi'ne yani Ulus semtine doğru yola çıktık.
Kalenin içinde hayat var! Mecazi anlamda değil gerçekten insanlar yaşıyor içinde=)
Gittiğimizde geç bir saatti ve kapanış saati var mı ki acep diye spekülasyonlara girmişken içinde yaşam olduğunu öğrenince, içinde yaşayan insanlara "kapattık abi" dediklerini hayal ettiğimiz espriler döndü bir hayli=))
Düşünsene kalede yaşıyosun geç geliyosun eve
-kapattık abi almıyoruz bu saatten sonra
-e ama ben burda yaşıyorum
-olsun zamanında gelseydin
=)))
8. ve kalenin tam karşısında bulunan Rahmi Koç müzesine gittik ve 22 ekim-14 şubat tarihleri arasında gösterilen minyatür odalar sergisi beni Ankara'da deliler gibi etkileyen ilk şeydi heralde.
Bazı insanlar kafayı yemiş vol.1 benim için
küçücük minicik dikdörtgen ekranların içine adamın teki (Henry Kupjack) sahneler oturtmuş, minyatür odalar...
mesela bir tiyatro kulisi düşünün, kıyafetler tuvalet masaları, tuvalet masalarının aynaları aynaların ışıkları, masaların üzerinde rujlar, allıklar, sandalyeler, aklınıza gelecek en ufak ayrıntı ve hakkaten ufacık olarak düşünülmüş ve yapılmış.. Saygı duydum!
9. ve bu adamlar kafayı yemiş vol.2 ise şöyle başladı.
ben daha Ankaraya gitmeden Merve bana ya pazar akşamı eskiyeni'de ensemble galatia (bakınız ensemble galatia: http://www.ensemblegalatia.com/) diye bir grup var gideriz dimi diye söylenmeye başlamıştı zaten, ben de diyorum ki gideriz yahu neden gitmeyelim.
Meğer kimse gitmiyormuş bunlar=)) Kimse beğenmemiş sevmemiş=)
Bir de bana gaz veriyor alttan alttan "ya onlar ne anlar genç onlar daha anca çıstak çıstak club müziği dinlesinler" diye=)
Efendim bu abilerimiz ortaçağ şarkıları çalıp söylüyorlar.
Mekana ilk gittiğimizde hazırlık aşamasındaydılar, sandım ki her yerden zırhlı savaşçılar çıkıcak, troylar filan=)
Sonra büyülendim, gerçekten güzel, hikayelerini dinledikçe daha da bir sevdim.
10. ve sonra tekrar Aşti'ye düştü yolum 00.25 otobüsüme atlayıp İstanbul'un yolunu tuttum gecenin sonunda..

Evet bunları yaptım ettim ama ne hissettimm???

* Bir yeri güzel yapan şey orda yaşadıkların bunu anladım, ben bu tavana vurmuş aitlik hissiyatımla daha uzun yıllar kopamam İstanbul'umdan taşı toprağı altın!=)
Sonuç: Ankara hayranlığımı kaybettim sanırım...
* Herkesi çok özledim İstanbul'daki!!
* Bu bir şeye gönül verme olayına bir kez daha saygı duydum(ensemble galatia ve minyatür odalar sergisi sağolsun), keşke hep öyle insanlar olsa etrafımda,,
* Özgürlük güzel şey cidden=) Bidaha vurgulamak istedim=)
* Bir de emaneten yaşıyoruz baya; gecenin bir köründe minibüse bindim tek başıma adamın son seferiymiş eve gidiyormuş alsa götürse beni kimsenin ruhu duymaz, sonra yine sabahın bir köründe Kadıköy'de kalmak üzereydim ki sanırım dualarımı duydu Allah ve olmadı=) İşte böyle bikaç şşey daha, bişiler ters gitse hiç hoş olmayabilir=)) (yani özgürlük bazen başa bela olabilir çok kaptırmamak lazım=))
* Merve Hanımlar yanlarına bir adet ev arkadaşı almışlar ve kızın sevgilisi Belçikalı, çocuğun adı Junior ve hayatımda gördüğüm en şeker yabancı, sürekli gülüyor=))
Buna rağmen baya gergin dakikalar yaşattı bize Merve'yle=))
İsterdim ki bülbül gibin şakıyım, kısmetse seneye artık=))
* Giderken otobüse binmeden önce mephisto'ya uğrayıp kitap almıştım yolda okumak için çünkü en son aldığım kitapları bitirmiştim. Kayıp Gül kitabın adı bir solukta okudum resmen, bir otobüs yolculuğu süresinde, mesafesinde...
* ve tüm ziyaretim süresince seni hiç sormadığımı farkettim, aklıma bile gelmemiştin, dönerken hatırladım birden, ne güzel..

İşte böyle azizler=)) Beni özlediniz mi hı??;)

20 Kasım 2009

yağmur dönerken kara yavaşça süzülenler yola
araba dolusu bi tuhaf seven şarkılar çalan söyleyen
sevenlerden biri ben arkada bıraktığım sen
kim olduğunu biliyorsan söyle sen
ah yağmur dönerken kara şarkılar var falımda
hepsi sana (hepsi sana) bu gece ankara
ah yağmur dönerken kara yine yol var falımda
ister özle yok istersen hiç hatırlama
mmmmm

sokaklar dolusu şekerli kar kokusu
tunalıda gezinirken bizde bir kahvaltının tutkusu
acıkanlardan biri ben arkada bıaktığım sen
kim olduğunu biliyorsan söylesen
ah yağmur dönerken kara şarkılar var falımda
hepsi sana (hepsi sana) bu gece ankara
ah yağmur dönerken kara yine yol var falımda
ister özle yok istersen hiç hatırlama
aaaaa
4 yıl sonra da olsa...

18 Kasım 2009

17 Kasım 2009

Bu şarkı
birkaç şey
Bazen mutlu bazen mutsuzum işte
herkes gibi
baya bir boş hayatım bu aralar
Yeni insanlar var bir iki
Her şey eski
Hatta eskiler bile yok
Baya bir tek başımayım galiba
O kadar heyecandan sonra
Kocaman bir boşluğa düştüm sanki
Üzüldüğüm bir şey var ah bir çıkarabilsem
Odalar dar geliyor bir de
En çok odalar dar geliyor
Bir şey istiyorum
tek bir şey
İçine bırakıveriyim kendimi
Akıyım, Yuvarlanıyım
Sadece
Bir Şey

the littlest things that take me there


Dreams, Dreams
Of when we had just started things
Dreams of me and you
It seems, It seems
That I can't shake those memories
I wonder if you feel the same way too

The littlest things that take me there
I know it sounds lame but its so true
I know its not right, but it seems unfair
That the things reminding me of you
Sometimes I wish we could just pretend
Even if only for one weekend
So come on, Tell me
Is this the end???

16 Kasım 2009

şunu farkettim bu akşam
ne kadar çok baskı var üstümde
hayatımdaki birçok mutsuzluğumun sebebi bu baskılar aslında sanırım
Bir şey yapmak istiyorum sonra yapacağım şeyin birilerini üzeceğini düşünüyorum
birilerinin o şeyleri yapmamı istemediğini düşünüyorum
genelde kendi isteklerimden vazgeçip yapmıyorum o şeyleri
ama yaptığımda da ya da yapacak olduğumda bir türlü üstesinden gelemediğim bir iç sıkıntısıyla boğuşmak zorunda kalıyorum
İnsanoğlu ne karmaşık
Herkes böyle değil sanırım?

8 Kasım 2009

aslında bambaşka bir şey yazmıştım buraya
sonra farkettim ki
gerek yok
sildim
=)
güzel ya bazı şeyler hala
bir yerlerde güzeller...

6 Kasım 2009

işte kafamda bir ilkbahar bir sonbahar şarkılar çalıyor bu ara.
ama aslında benim literatürümde ikisi de aynı kapıya çıkıyor.
azıcık güneş görünsün bulutların arasından, iki martı uçsun yükseklerden beyaz beyaz hemen kıpır kıpır oluverir benim yüreğim
baya da kolaymış aslında
çabalamak böyle bir şey
biraz zor bulması
böyle zamanlarda çabuk kaybediyorum dengemi
bir iki çift söz hayal etmiştim belki de bilmem ki
şu hep konuştuklarımızın dışında
sıkıldım uzun zamandır
cümlelerimi derinlere sakladım
bilmem ki birkaç adım hayal etmiştim keşfedilmemiş hanlara belki
güneşten mayışmış uyuyan sokak hayvanları görmeyi özledim belki de
kokusu var bazı günlerin
o kokuyu mu özledim nedir
bir şarkı tuttururdum belki
hani hep şu dilime dolanmayanlardan
kolay dile dolanmayanlardan

o günler mi
uzun zaman gelmeyeceklermiş...........
bilmiyorum ki kendilerine sormak lazım

(hı bir de bunların çok dışında rahatladın mı?!?)
işte ben şarkı filan söyliyim bundan sonraki hayatımda...=))
olma mı?

5 Kasım 2009

yaşadığım her şeyden neden bu kadar etkileniyorum bu aralar bilmiyorum...
ama çok üzülüyorum, öyle böyle değil.
bugüne kadar raf arkası ettiğim üzülmemeye çalıştığım tüm güncel sabit hüzünlerim ağır geliyor niyeyse.
Oysa ben
böyle uyanmayı hayal etmemiştim,
böyle rüyalar görmeyi...
neşeyle çekilen fotolar, güzel yenen yemekler, ilginç geziler, belki bir iki hoş şarkıydı aklımdakiler,,
ama bu değildi
gerçekten...

2 Kasım 2009

Yasmin Levy

Siyah
Kırmızı
Ateş
Kadın
Çingene
Aşk
Acı...
merhaba,
bu içimdeki yeni beni yiyip bitiren,
aklımdan bir türlü çıkmayan,
düşünmesi bile kötü,
bu duygu, şüphe mi demeliyim.
beni yoruyorsun, tüm hayat enerjim sökülüp alınıyor ellerimden sanki sen aklıma düşünce..
çünkü eğer sen gerçeksen ben bir kez daha hayata olan inancımı çok acıyarak kaybedicem,
bi daha kazanmamak üzere değil belki
çünkü neler oldu hayat sizi yeniden ve yeniden kazanmayı başarıyor, kendine döndürmeyi
ama bu kez
evet senden korkuyorum itiraf ediyorum
hem de çok
ama ben seni de yenerim biliyorum
ama olma lütfen olma
ki bu içimdeki senin gerçekleşme ihtimalin inan yaşamamı güçleştiriyor
baya

4 Satır

Söyleyemem derdimi kimseye, dermân olmasın diye
İnleyen şu kalbimin sesini ağyâr duymasın diye
Sakladım gözyaşımı vefâsız o yâr görmesin diye
İnleyen şu kalbimin sesini ağyâr duymasın diye