1 şişe Doluca Öküzgözü
1 paket davidoff slims
1 adet Candan Erçetin Kırık Kalpler Durağı albümü
Not: kadın yine ince ince ağzımıza...
20 Aralık 2009
arabam kabağa dönüştü bu gece,
sen de bir hayal kırıklığına...
aslında bu yazı şöyle başlayacaktı
"ben ne zaman bir hayal kursam ya da birşeyi aklımdan geçirsem bir insanla ilgili er ya da geç
bir şekilde aklımdan geçen şeyi yaşıyorum. Bir fırsat oluyor ve az çok yakınsıyorum hayal ettiklerime,
içimden geçirdiklerime.."
evet aslında bu cümle hala geçerliliğini koruyor.
Ama başka birşey farkettim bu akşam biraz daha önemli birşey;
evet oluyor aklımdan geçenler ama nedense hep iyi şeylere vesile olmuyorlar.
yani istediğin şeyi elde etmen demek bazen tam olarak istediğin şeyi elde ettiğin anlamına gelmeyebiliyor.
hayattan öğreneceğim o kadar çok şey var ki daha,
bazen yüzyüze gelince bunlarla ben ne kadar hamım daha toyum diyorum, afallıyorum.
Nasıl inanıyorum bazı şeylere, nasıl gözüm boyanıyor bazen, köreliyor.
İnanmak istiyorum belki de kandırıyorum kendimi.
Ama atladığım bir nokta var ki; ben aslında sandığım kadar umursamaz bi insan diilim aksine zannettiğimden çok daha fazla
takıyorum birçok şeyi kafama.
O yüzden de kendimi kandırıp kısa süreli mutluluklara evet deyip sonra da çekip gidecek bir lüksüm yok, çünkü muhakkak
ardından çok daha fazla üzülüyorum...
işte bu akşam ne oldu diye soracak olursan bununla yüzleştim bir kez daha.
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz,
Güçlünün kaba, hoyrat, umursamaz, bencil olduğu, en yakın arkadaşına bile değer vermediği
bir dünya ki sorma.
iyi niyetli insanlar ne kadar akıllı ne kadar zeki hatta çakal dahi olsalar bir yerde bir şekilde farkında olmadan
kullanılıyorlar diğerleri tarafından.
Peki kim soracak bunun hesabını?
Kendini nasıl iyi ve güvende hissedecek bu iyi insan?
O da mı zorbalaşmalı kötüleşmeli
yani gücünün yettiğini kullanmalı?
Hiçbir şey dilemiyorum bu gece hayattan
kimse iyi olmasın
kimsenin gözü de açılmasın
sadece farkına varıyorum ve biliyorum ki hiçbir zaman tam olamayacağım
ama daha çok var, çok yol yürümem, çok görüp, çok geçirmem lazım.
belki de diliyorum bir şey yine kendimi tutamayarak;
keşke gerçek olsaydı her şey ama her şey çok net olsaydı.
Acaba tam olarak dile getirebildim mi dileğimi?
Aslında yazacak öyle çok şey var ki daha...
Biraz daha açık mı yazmalıyım acaba çünkü içim boşalmadı nedense..
Keşke diyorum sen diyorum kime diyorum?!?
Not1: Candan Erçetin'in albümü çok güzel ama Şebnem Ferah'ınkini dinleyemedim bile baya üzücü bunu söylemek.
Not2: Sen diyorum neden benle uğraşıyorsun diyorum, çok da pahalı bir oyuncak değilim ama?
Not3: Herşeye rağmen güzeldi, gecenin yarısında kar*ı görmek, Başka Dilde Aşk ve siyah efe...
sen de bir hayal kırıklığına...
aslında bu yazı şöyle başlayacaktı
"ben ne zaman bir hayal kursam ya da birşeyi aklımdan geçirsem bir insanla ilgili er ya da geç
bir şekilde aklımdan geçen şeyi yaşıyorum. Bir fırsat oluyor ve az çok yakınsıyorum hayal ettiklerime,
içimden geçirdiklerime.."
evet aslında bu cümle hala geçerliliğini koruyor.
Ama başka birşey farkettim bu akşam biraz daha önemli birşey;
evet oluyor aklımdan geçenler ama nedense hep iyi şeylere vesile olmuyorlar.
yani istediğin şeyi elde etmen demek bazen tam olarak istediğin şeyi elde ettiğin anlamına gelmeyebiliyor.
hayattan öğreneceğim o kadar çok şey var ki daha,
bazen yüzyüze gelince bunlarla ben ne kadar hamım daha toyum diyorum, afallıyorum.
Nasıl inanıyorum bazı şeylere, nasıl gözüm boyanıyor bazen, köreliyor.
İnanmak istiyorum belki de kandırıyorum kendimi.
Ama atladığım bir nokta var ki; ben aslında sandığım kadar umursamaz bi insan diilim aksine zannettiğimden çok daha fazla
takıyorum birçok şeyi kafama.
O yüzden de kendimi kandırıp kısa süreli mutluluklara evet deyip sonra da çekip gidecek bir lüksüm yok, çünkü muhakkak
ardından çok daha fazla üzülüyorum...
işte bu akşam ne oldu diye soracak olursan bununla yüzleştim bir kez daha.
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz,
Güçlünün kaba, hoyrat, umursamaz, bencil olduğu, en yakın arkadaşına bile değer vermediği
bir dünya ki sorma.
iyi niyetli insanlar ne kadar akıllı ne kadar zeki hatta çakal dahi olsalar bir yerde bir şekilde farkında olmadan
kullanılıyorlar diğerleri tarafından.
Peki kim soracak bunun hesabını?
Kendini nasıl iyi ve güvende hissedecek bu iyi insan?
O da mı zorbalaşmalı kötüleşmeli
yani gücünün yettiğini kullanmalı?
Hiçbir şey dilemiyorum bu gece hayattan
kimse iyi olmasın
kimsenin gözü de açılmasın
sadece farkına varıyorum ve biliyorum ki hiçbir zaman tam olamayacağım
ama daha çok var, çok yol yürümem, çok görüp, çok geçirmem lazım.
belki de diliyorum bir şey yine kendimi tutamayarak;
keşke gerçek olsaydı her şey ama her şey çok net olsaydı.
Acaba tam olarak dile getirebildim mi dileğimi?
Aslında yazacak öyle çok şey var ki daha...
Biraz daha açık mı yazmalıyım acaba çünkü içim boşalmadı nedense..
Keşke diyorum sen diyorum kime diyorum?!?
Not1: Candan Erçetin'in albümü çok güzel ama Şebnem Ferah'ınkini dinleyemedim bile baya üzücü bunu söylemek.
Not2: Sen diyorum neden benle uğraşıyorsun diyorum, çok da pahalı bir oyuncak değilim ama?
Not3: Herşeye rağmen güzeldi, gecenin yarısında kar*ı görmek, Başka Dilde Aşk ve siyah efe...
17 Aralık 2009
13 Aralık 2009
...yetişmiyor sana sesim...
çocukluğumdaki tiyatrolar bu şarkı
gurbetteki sevgili
uzanamadığın dost eli
askerdeki evlat belki
gidip de gelmeyen herşey
arana yollar giren
belki hiç görmediğin
ama beklediğin
belki de bir kere koklayıp unutamadığın
göğsünde izi
gözünde yaşı
teninde teri kalmış
burnunda kokusu en çok
silueti giderek kaybolsa da gözünden
en çok kokusu kalmış
belki de hiç bilmediğin
hiç görmediğin
ama bir gün geleceğine inandığın
o şey her neyse
bu şarkı o...
11 Aralık 2009
9-10 Aralık, Bi aralık gecesi-Bir aralık gündüzü
aslında başta istediğim çok sınırlı planlardı, en fazla şileye gidip nargile içmek ya da kızlarla odada bir aşk filmi izleyip şarap içmek falan.. Aktivite ihtiyacım bunlarla sınırlıydı ama kendime bunları yapacak bile bir eş bulamayınca gecenin ilerleyen saatlerinde abarttım ve ben Gizem ve Ayça kendimizi gece on buçuk servisinde İstanbul'a giderken ve serviste biralarımızı yudumlarken bulduk.
Böyle başlayan bir gece nasıl kötü olabilir ki zaten, o yola çıkma gazı bile beni çoktaan tatmin etmişti=)
Efendim pztesi günümüydü neydi Ayça Hanımlarla bir muhabbet esnasında aramızda şuna yakın bir konuşma geçti:
Ayça: ya konsere gitsek ya şöyle ne zamandır gitmiyoruz
Ben: ya dimi hatta morveötesi akustik konserine gitsek
ve Taksim'e vardıktan 15 dakika sonra filan duvarda bir afişle karşılaştım "9 aralık çarşamba Balans MorveÖtesi akustik konseri saat: 22.30"
-Şaka
falan dedikten sonra kendikendime oha ne kadar ballı bi insanım diye mekana doğru koştuk
baya giriş parasının 3te ikisini bayıldıktan sonra konsere girdik adamın bize indirim yapmasından çakmalıydık ama uyanamadıkki biz girdikten bir 5 şarkı sonra konser bitti ama ben hiç ama hiç pişman olmadım. Tek kelimeyle
Çok Güzeldi!
Tek kelime olmadı ama=))
Sonra da gece eğlendiğimiz bir takım aktivitelerle sürdü gitti ve bugüne bile devam etti:
Hani ben ne zamandır sinemaya gitmek istiyorum ya sonunda gittim "iki dil bir bavul"
Belgesel tadında bir filmdi.
O kadar doğaldı ki
Bir ilkokul öğretmenin tayini doğunun bir köyüne çıkıyor ve adamın orda bir yıl boyunca yaşadıkları konu ediliyor. Ama ne adamın yaşadığı zorluklar ne Kürtlük ne Türklük hiçbir şekilde abartılmıyor, sadece yaşananlar var ortada ve öyle objektif öyle gerçek olmuş ki beğenmemek elde değil.
Bazen kendinizi tutamayarak güldüğünüz bazen de ağlanacak hallerine gülemediğiniz bir film.
Kesinlikle izlenmeli bence.
Ve sonra da bildiğimiz Taksim işte güzel yer hep gidilesi yer..
Gecem daha sona ermedi hatta servise bindiğimde arkadaşımın attığı bir mesajla geceme renk geldi bu cumaya Teoman konserine Balans'ta=) iki kişilik bileti varmış=) O gidemeyecekmiş aklına ben gelmişim.
Yok artık dedim=)
Bu kadarını kastetmemiştim, bir istedim Allah bin verdi sağolsun=)
Bilmiyorum gücümü toplamış olabilir miyim yarına kadar=)
Gidersem söylerim!
Öptüm...
8 Aralık 2009
7 Aralık 2009
...
yanımdaki insanları bile özlüyorum, bir hafta önce gördüklerimi bile..
hep başka birşeyler yapmak zorunda olduğumdan yapmak istediklerim o kadar çekiciler ki şu anda.
gerilmiş lastik gibi bıraksan nereye koşacağım belli değil.
elimde avucumda olmayan olupta seçimler yapmak zorunda kalıp uzak kaldığım ayrı düştüğüm herşeyi ama herşeyi çok özledim.
gariptir, öyle bir ışık, bir mutluluk kırıntısı var ki içimde, enerjimi demeliyim buna
aslında bir bıraksalar çevremdeki herkesi mutlu edecek kadar .......'e-a sahibim sanırım.
____________________
sinemaya gitmek istiyorum ya haftalardır sinemaya gitmek
bu kadarı da reva mı bana?
____________________
hı bir de farkettim ki yazları iyi de kışlar baya zor geçiyor.
foto: Emre Ulu
6 Aralık 2009
5 Aralık 2009
4 Aralık 2009
sorular vardı, cevapları çok Şıktı..
Bugün toefl'a giricektim. Yaklaşık 4 buçuk saat bekledim, sınav merkezinde çıkan bir aksaklık yüzünden.
Nasıl geçtiğinden bahsetmiyorum...
Aslında anlatmak istediğim çok başka birşey ama nasıl yazılır buraya bilmiyorum.
Uzun zamandır hissediyorum bunu daha önce de hissetmiştim, geçiyor ama..
İsyanım var.
Yaşamıyorum, yaşayamıyorum uzun zamandır
hayat elimden kayıp gidemiyor bile
boğazıma yapışıyor, sarıyor, boğuyor beni
önceden olsa içmek isterdim, sarhoş olmak,
şimdi uyumak istiyorum
uykulara dalmalı
derin derin..
olmayan huzurlu kollarda...
1 Aralık 2009
Aslında bildiğimizi sandığımız birçok şey hiç de öyle değil.
Bazen küçük tesadüfler oluyor ve öğreniveriyoruz gerçekleri,
ya öğrenemediklerimiz,,
öyle çoklar ki eminim...
ve bildiğimizi sandığımız sebeplerden yola çıkarak sonuçlara varıyoruz.
Hayat komik cidden
bazen
hı bir de kış geldi bugün
kar filan da yağar mı ki acaba?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)