18 Nisan 2010

Daha kaç gece geçecek ve kaç gece geçti böyle, aklımda karmakarışık tek başlarına anlamsız bir araya gelmekten korkan sözlerle?
Saçlarının karmaşasından mı almış düşüncen tarifsizliğini, inceliğini, çözülmezliğini?
Belki soru sorarak zaman kazanırım diyorum ama yok, tarifi yok bunun.
Belki on kere yüz kere bana "sil baştan" yaptıran geleceğin karanlığından korkmam mı yoksa gece gibi karanlık gözlerinde kaybolmam mı?
Daha kaç kere açılır ve kapanır bu sayfalar dersin?
Her şeyi bilmenin çok önemli bir şey olduğunu sanırdım önceden,
keşke bilmeseydim, görmeseydim diyorum, şimdi bambaşka olmaz mıydı her şey?
Hani bazen bir şey olur, ölüm gibi...
Ne yapsan çaresi yoktur artık, ya kendinden vazgeçeceksindir, ya ondan.
Zaten olmak da ölmek gibi bir fiil değil mi?
Bazen bazı şeyler olur, bazı şeyler ölür...

1 yorum:

Fulya dedi ki...

yahu sonu nasıl bu yazının! ellerine sağlık, ama kalbine yazık :(
bu arada son gün 23 nisan, noldu istanbul şiiri???