27 Ağustos 2010
24 Ağustos 2010
Uzun zaman oldu yazmayalı elime defteri kalemi almayalı-yine almadım ya bakma sen-, içime dönüp dikkatli dikkatli bakmayalı, en azından benim için, benim gibi biri için...
Öyle mutluyum ki evimde, herkesten, her şeyden uzak, ıssız adada gibiyim, her şey elimde şimdi...
Hiç hayatınızda sizin için kötü gibi görünen olmasını istemediğiniz bir şey olduğunda üstünüzden büyük bir yük kalkmış gibi hissettiğiniz oldu mu?
Bana iki kez oldu.
Biri birkaç saat önce.
Biri daha önce bir sene belki daha fazla...
Hiç hayatınızda kocaman bir şey olduğunda yanından geçip gittiğiniz oldu mu?
Ben bunu çok yapar oldum, özellikle de son 4 yıldır.
Nasıl bir savunma mekanizması geliştirdiysem, kafamı bir yerden alıp hop diye başka bir yere koyabiliyorum, saniye sektirmeden.
Bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü hala çözmüş değilim.
Son sürat bir şeyler değişiyor hayatımda ve ben bakıyorum, sanki bir durak noktası var ve oraya varmasını bekliyorum.
Öylece izliyorum, sabit, sakin, tepkisiz...
İçimde bir şey var, ne olduğunu çözemediğim garip bir ses, bir his...~
Garip bir şekilde ilk kez ne istediğimi biliyorum.
İlk kez bu kadar netim hayata!
İstemeden, şuursuzca yaptığım, olursa da olur olmasa da olur dediğim her şey geride şimdi.
Biliyorum ilk kez!
23 Ağustos 2010
...üvercinka...
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
Cemal Süreya
22 Ağustos 2010
17 Ağustos 2010
10 Ağustos 2010
09.08.10/05.06
Sabiha Gökçen HL
Her şey geçmiş, bitmiş.Yeterince yükseldiğinde, her şey ufacık kalırmış.
Dünya çok büyükmüş, Dünya çok küçükmüş.
Benim hayallerim küçücükmüş, aslında umduğumdan çok ama çok kolaymış.
Çok başka yerlerde bambaşka hayaller yaşanıyormuş, ki benim hayallerimmiş bir çoğu.
Bir rüyaymış, yine ben görmüşüm.
Çok düşünmüş, çok üzülmüşüm.
Belki de fazladan duygular bunlar.
An geliyor başka bir yerde başka birine aynı sözleri sarfedebiliyorsan, böyle bakabiliyorsan, bu denli kurtulabiliyorsan, bunlar abartılı duygularmış.
Ama yine benimmiş, içimmiş.
Hani yine olsa derler ya!...
Bu sefer bu hikayeyi ben yazmadım. Ama yine ben oynadım, belki de şimdiye kadarkilerin en iyisini hem de.
Işıklar yanarken dünyanın bir ucunda,
ışıklar sönerken bir şehirde,
küçücük bir çocuğun gözlerinde, ellerinde,
yeniyetme bir delikanlının hallerinde,
samimiyette,
yolda,
gitmekte ve yine gelebilmekte,
umudu gördüm.
Sabiha'da oturup günün ışımasını beklerken de yazdım.
Gözlerim mahmur, gözlerim yorgun, uykulu, gözlerim çok görmüş bayağı geçirmiş ama umutlular şimdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)