4 Kasım 2010

Sosyal medyayla ilgili bir araştırma yapıyorum bir süredir, okuyorum, soruyorum, gözlemliyorum. Tabi ben neresindeyim bu sosyal medyanın hangi uygulamalarına dahilim, hangi uygulamalarını reddetti beynim uzun süre ve sonra neden dahil oldum bunlara, bunları sorguluyorum zaman zaman.
Sosyal medyanın en kendime yakın hissettiğim tarafı bloglar, şu anda bulunduğumuz ortamdan da anlayabileceğin gibi. Neden diye soracak olursan, hiç bir maliyet ödemeden milyonlarca insana kendini ifade etme olasılığına açıyorsun kapılarını.Ben birçoğumuz gibi aktif bir sosyal medya kullanıcısı ve takipçisi olarak en çok şunu görmekten mutluluk ve hüzün duyuyorum sanırım ve içime ümitler akıyor aynı anda;
okuduğum bir blog yazısında, bir alıntıda, paylaşılmış bir video'da kendini bulmak. Nasıl oluyor da bu insan benle aynı şeyi düşünüyor, hissediyor ve aynı kelimelerle hatta içimde hissettiğim fakat bulamadığım doğru keilmelerle bunu ifade edebiliyor. İşte bu duygu bambaşka! Bir anda heyecanlanıyorsun, seviniyorsun, sonra bu insanı tanımadığına, bir yerlerde karşılaşmadığınıza üzülüyorsun, ama böyle insanlar olması dünya üzerinde bir yerlerde(seninle aynı şeyleri düşünen hisseden ve bunları ifade edebilen) garip bir ümit veriyor içine, garip bir ilham belki de...
Ben sosyal medya üzerine bu kadar duygusal bir araştırma yaparken bir bilgisayar oyunu üzerine yazılmış en az benim kadar duygusal bir inceleme yazısı okuyorum, neden bilmiyorum...

Hiç yorum yok: