31 Mayıs 2009

Üzülüyorum işte lanet olsun, ama tek nedeni sen değilsin bu hüznün,,
Bir sabaha daha akşamdan kalma, kafamda yumak yumak düşünceler, kalbimde kocaman bir ağırlık ve yalnız uyandım yine,
Tabiki başta yine malum sorumuz "neden" önceliğini hiç yitirmiyor.
Korkuyorum, ne kadar artıcak bu sorunun şiddeti içimde, zaman bazen bazı duygulara ilaç olmuyor, aksine..
Neyin eksikliğini hissettiğimi anladım, "arkamı yaslamanın"
yok işte lanet olsun ki yok, kimse yok
Biraz düşsem biri alıp götürüvericek, 
Hayat senle kolaylaşmıştı yine, yine bırakmıştım kendimi, zırhlarımı, kolaylaştırdığından daha fazla zorlukla bırakıp gidiyorsun en kolaylaştırdığın anda, korkuyorum çok korkuyorum bu zorluğa dayanamayıp kollarına bırakıcam kendimi diye, bu defa olmaz, olmamalı...

29 Mayıs 2009

29 Mayıs cuma saat 3'te Işık Üniversitesi Bahar Şenliğinde "ayraç" bir kez daha karşınızda...

28 Mayıs 2009

Nemrudun Kızı

Nemrutun kızı yandırdı bizi
Çarptı sillesini felek misali
Sil yazımızı kurtar bizi
Çarptı sillesini felek misali
Mevlam gör bizi

Ocağım söndü nasıl beladır
Bırakıp gitti bu ne devrandır
Dünya gözümde kerbeladır
Allahtan bulasın

Kararsın bahtım yıkılsın tahtım
Yalvardım yakardım yol bulamadım
Ahh doğmasaydın kara yazım
Evirdim çevirdim yaranamadım
Ayandır halım

Ocağım söndü nasıl beladır
Bırakıp gitti bu ne devrandır
Dünya gözümde kerbeladır
Allahtan bulasın

ne acıklı türküsün sen, rahat uyu kazancı bedih...

What am I darlin'?A whisper in your ear?A piece of your cake?

Bir insana ne zaman tam olarak güvenirsiniz, tüm kapılarınızı sonuna kadar açarsınız. Ya da hiç aynı insana defalarca güvenip güveninizi boşa çıkardığı ama yine de sizin ona bir kez daha çaresizce güvenmek inanmak istediğiniz oldu mu hiç?

biliyorum, çok çaresiz, çok aciz bu yazdıklarım dışardan bakınca, cevaplar çok açık, yapılacaklar.
Ama ya birini çok seviyorsanız
Ya iki dakika önce o insanla birlikte dalga geçtiğiniz şeyin iki dakika sonra o insan tarafından size yapıldığını öğrenirseniz.
Hala aynı kitabı okuyorum ve diyorki "hayat aslında sizin içinizdekilerdir, sizin düşlerinizin somutlaşmış halleri, siz bir kabus düşlerseniz hayatta öyle olur, hayat sizin korkularınızdan güçsüzlüklerinizden ibaret."
Belki de ben her defasında bunu yaşayıp bırakıp gitmeyi başaramayacak kadar aciz olduğumu kendime gösterip her defasında deliler gibi acı çekmeye mahkumum ve bu kaderi ben kendime yazıyorum.
Bu sefer öyle açık ki sorular, cevaplar, düşünceler, düşler.
Hiçbir açıklamaya, hiçbir cevaba ihtiyacım yok hepsi yapıldı, verildi.
Sadece cesaretimi toplamam gerekiyor sanırım, sadece sabırlı olmam.
Daha önce de yaptım bunu ama daha farklıydı o zaman zaten çok kopmuştum ama bu sefer, bu sefer,, daha birkaç gün önce neler söyledim ben kendime,,,
O zamanlar bile şunu hissetmiştim, sanki canımın en can yerinden birşeyi koparıyorlardı, hissediyordum, aynısını hissediyorum şimdi yavaş yavaş kazıyorsun kendini benden her bir darbede hayata olan inancımın bir yerini daha kaybediorum, insanlara olan güvenimin bu hayattan umutlarımın bir kısmını daha kurban veriyorum sana.
Hep şunu soruyorum kendime ve sana "NEDEN?"
Hayat öyle ince bir çizgide sürüp gidiyor ki, bir dakika önce çok mutluyken bir dakika sonra hayatınızı bütünüyle değiştirmek zorunda kalabiliyorsunuz.
Sen bunu ilk kez yapmıyorsun, tamam belki diğerleri daha farklıydı, daha azdı ama bu bile tek başına şu an düşündüklerimi hakediyor.
Neden bunu yaptın bana, bize?
Bir süre daha cevabını arayacağım bu sorunun, biliyorum uzun bir süre, kaldıramayacağım, dayanamayacağım belki bazen.
Küçülmek ufacık olmak istiyorum şu anda kaybolup gitmek.
Herşey öyle anlamsız ki biliyorum şu anda çok emo cümleler kuruyorum, ama eğer hayat hep böyle olacaksa,,
Bu sefer üzülmeye değmiyorsun, bu sefer akan her gözyaşım için kendime inanılmaz öfkeler duyuyorum.
bu kadar zor mu biri bana bunun cevabını versin bu kadar zor mu bu hayatta temiz kalmak?
Hiç yok mu dünyada, bence yok...
Sabaha kadar yazsam hiç içim soğumayacak sanki
Artık bu hayattaki hiçbir şeye inanmıyorum, hiçbir saflığa temizliğe, hiçbir sevgiye, sevgiliye..

Hep aynı eski senaryo, tanıdık sahneler, cevaplar, mazeretler,, Biri gelip anlatsa öyle açık olurki sonuçlarım,,
Lanet olsun.
Sen işte sen
yine yaptın yapacağını
sağol

 

24 Mayıs 2009

Ders çalışırken su içip genzinize kaçınca, havuza girmiş gibi oluo, valla.
güzel duygu.

23 Mayıs 2009



Senin kitabına bakıyorum şimdi, önümde. Elimde bana aldığın oyuncak fareler, sımsıkı tutuyorum. Ders çalışmam lazım ama şunları sana yazmak biliyorum 10 dakika sonra bana o azmi verecek zaten. Jeff Buckley dinliyorum, bir sevgilimi filan değil seni düşünüyorum, çünkü sen öğrettin bana bunları dinlemeyi... Scorpions, Bob Dylan, Cat Stevens ki müslümanlığa bile geçmemişti daha=) Ve öğretmek için fazladan hiçbir çaba göstermedin. (Sana yazı yazarken ekstra çaba demek istemedim mesela fazladan kelimesini aradım, bu bile senin sayende...) Senin yüreğinde var öğretmek, çoğaltmak, çoğalttıklarınla çoğalmak.
Evimiz Hollywood'da izledik biz senle cine5'ten, saatini filan bilmiyorduk sanırım, çıkınca seviniyorduk. Ben düşüyorum, kalkıyorum bazen, sarhoş oluyorum, güzel oluyorum, çirkin oluyorum, okuyorum, yazıyorum ama biliyorum, - ordasın...
Sen gülünce benim içimde güller açıyor sanki, çünkü sen gözünün içi gülenlerdensin. Ben burda günde bir kezde olsa senin adını geçiriyorum, belki yanımda hissetmek için.
Ben seni özledim galiba, ben seni çok özledim galiba,,
Nolur bunları okurken ağlama
Ben yazarken ağlıyorum, ama sen yapma
Sana daha çok layık olmak isterdim, daha çok okumayı, daha çok yazmayı, daha sosyal, daha kültürlü olmayı isterdim.
Birgün benden büyük birşey olursa bil ki senin payın çok büyük.
Belki de teşekkür etmek istedim ama öyle uzakki sana teşekkür etmek, sanki samimiyetsiz, çünkü ben sana sarılırım, havaya kaldırırım ve biter zaten.
Sen benim oyuncak bebeğimsin, sarı saçlı..
Seni öyle seviyorum ki, öyle...

not: ve şunu da söylemeden edemeyeceğim; sana yazılan tüm yazılar eksik sanki biraz olmamış içime sinmiyor, tam herşeyi anlatamıyor.

22 Mayıs 2009

ne ara ben böyle oldum yine, yarın gideceğini düşündükçe üzülüyorum, halbuki 2 gün sonra geliceksin. ama, ama,,

Bunu buraya yazdım ya artık iyice gerçek oldu=(

16 Mayıs 2009



Bir şeye delice bağlanmak.
gözün kör inanmak,
bir şeyin peşinden gitmek
bir şeyi savunmak, ona inanmak, pahasına hayatını ortaya koymak
içim acıyor "deniz" deyince biri
isterdim..
belki daha önemli hisseder insan kendini, belki hayatta kendinden bağımsız bi amacın olur.
70"lerde yaşasaydım "hippi" olurdum dedim bugün bir arkadaşıma.
Böyle "peaceee, humanity",,=)
Sonra arkadaşım da dediki zaten tüm genç beyinleri böyle kandırıyorlar dünyadaki tüm güçler o gencecik bedenleri özgürlük eşitlik barış kardeşlik diye yiyip bitiriyorlar
İnsanların arasındaki bu karmaşayı aklım almıyor, bilgim de yetmiyor zaten
Bir dil, din, ırk, renk nasıl yerle bir eder insan hayatını nasıl kör eder insanların gözünü bu denli
Bu iktidar hırsı nereye kadar
nolucak dünyanın tümüne sahip olunca
Kin başka bişi..
Geçmiyor, ya da en ufak bir şeyde eşeleniyor közü alevleniyor.
ve işte bu yüzden hiçbişi artık benim o hayallerimdeki gibi olamıcak, ne acı
Bir de başka bir boyutu var bu olayın;
ya biri bigün çıkıp sizin yıllardan beri inandığınız, size öğretilen birlikte büyüdüğünüz değerlerinizin aslında çok başka olduğunu söylerse,
ya aslında, o değerlerin birçok şeye sebep olduğunu öğrenirseniz ve kendinize bile itiraf edemezken içinizde bir yer inanırsa söylenenlere
Ne yaparsınız??...


13 Mayıs 2009

MANDO DIAO

Şu anda saat gecenin ikisi ve bahar şenliğinde çalacak şarkı ararken youtube'da muhteşem bir grup keşfettim ve paylaşamadan edemedim ki ben nasıl duymamışım bunları bugüne kadar.
Hayran oldum öyle eğlencelilerki ve öle sıradan bildiğimiz şarkılar ritimler diil.
Bi de feci samimi geldi bana şarkılar niyeyse=))
Bi kaç beğendiğim şarkıyı yazıyım hatta dinlediğim bütün şarkılarını beğendim:
dance with somebody
god knows
long before rock'n roll
down in the past
hele bir de Gloria varki sanki 70'li yılların Türk filmlerinden fırlayıp gelmiş ya bittim resmen=))
Bir de grubun adını yazmalı dimi heyecandan unutmuşum=))
"Mando Diao" hadi iyi dinlemeler...  

7 Mayıs 2009




Bir kadın var penceremde.
Elinde sigarası, yüzü aya dönük, halbuki yeni doğmuş daha.
önünde uzunca bir yol, dağlar, çalılar, ama uzun bir yol.
Cesur inansa dünyaları oynatıcak sanki yerinden, ama bir de düştü mü,
bir kadın var penceremde saçları beline kadar, kahverengi
gözleri bal, yeşil sanki biraz dumanlı sisli.
sokak lambaları yanarken, onun da içinde umutlar uyanıyor birer birer sanki
dili diken bazen yüreği kimsesiz belki
Bir kadın var penceremde, duruyor öylece orda capcanlı yaşıyor,,,

foto: Ayça Özgür
ya birileri sizin hayallerinizi parayı bastırıp gerçekleştirirse,,,





tam da şu anda bambaşka bir yerde olsaydım mesela. bora bora adalarının en ıssızında güneş hafiften batarken adalı sevgilim bana gitar çalıyor olsaydı mesela, ben bir batan güneşe bir kıyıya vuran dalgalara bir de onun parlayan gözlerine baksaydım. hiç düşünmeseydim birazdan güneş çekilince ne olacağını ne kadar üşüyeceğimi, ya da hangi gün döneceğimizi zaten bu bir tatil olmasaydı sonu, başı, süresi olmasaydı. neye nasıl cevap vereceğimi, hangi adımı nerde atacağımı, ne kadar ilerleyeceğimi, olayların bana bedelini hiç ama hiç düşünmeseydim. 
Zaten insanların utanma ve özgüvensizlikleri geleceği düşünmekten kaynaklanmaz mı temelde?
yarın olmasaydı mesela ya da bir saniye sonrası..
Biraz önce düştüğünüz için yüzünüz kızarırmıydı? ya da yanlış birşey söylediğinizde kafanız öne düşer miydi? ya da ne bilim bir şarkıyı yanlış sölediğinizde ya da bir soruya yanlış cevap verdiğinizde.
1 saniye sonrasının olmadığını düşünün.
Nasıl olurdu hayat, ne kadar cesur olurdu?
ya bir adım ötenizdeyse...

foto: David Larochtus

3 Mayıs 2009



I wish I could be an Irish girl with my windy, brown hair...


belki bir gün insanlara bakınca sadece kıskanç, özverili, sevgi dolu, kötü kalpli, içten pazarlıklı, sadık, yardımsever ya da mesela mesela kararsız olduklarını görürüz ya da karamsar.
Hiç görmeyiz, bacaklarının aksadığını, kör ya da sağır olduklarını, dilsiz, parmaksız ya da çirkin olduklarını...
belki bir gün sadece içlerinin ne kadar dolu olduğuna bakarız göğüsleri ya da popoları yerine..
işte belki de o zaman ancak insan oluruz hayvanlardan bizi ayıran gerçek bir özelliğimiz olur ya da gerçekten hayvan oluruz hayvanlar kadar saf ve temiz oluruz.