Hayatı çok karıştırmamalı aslında öyle basit ki dengeler. Matematik biraz aklımı karıştırmış olabilir ama aslında dikkatlice baktığında yardım etmek asıl işi; evet aynı anda birçok değişkeni hesaba katarken net olmalısın bir yandan, sonuçlarında kesin, yaklaşık çözümleri tamlara yuvarlamalısın belki de.
Bu hayatta öğrendiğim şeylerden biri de şu; bakışlar asla yalan söylemez ve insanın içini okuyabilirsiniz onlardan...
Unuttuğum, kenara ittiğim, yok saydığım her şeyi bir bir çıkarıyorum masanın üstüne. Çünkü karşılaşınca bir yerlerde, öylece durduklarını görünce, şaşırmak istemiyorum artık.
Yaşanması gereken bir acı varsa yaşanmalı, ağlanacaksa ağlanmalı o an, gülünecekse gülünmeli, içte hiç söz bırakılmamalı bir bir dökülmeli. Neden bu saklama, içine atma, yok sayma,
yok artık!
Bir şey oldu evet.
İstediğim, içime dert olan, bana çok koyan, yediremediğim, ağzımı açmışım da dilimin ucunda kalmış sözcükler vardı.
Oldu.
"Seni karanlıklara bırakmak istemezdim
Anılarımı solmuş çicekle süslemezdim
Ardından acıtacak bir tek söz söylemezdim
Ben hiç hak etmedim ki böyle unutuluşu"
30 Haziran 2010
28 Haziran 2010
18 Haziran 2010
Bu da Öyle Bir Aşk
"sırtımda çıplak
ıslak nefesin
bi gidip bi geliyor
biz senlen yatmıyoruz ki
yaşamıyoruz da
hep yarışıyoruz
sen mi ben mi
önce kim
ölümü öldürecek diye"
ıslak nefesin
bi gidip bi geliyor
biz senlen yatmıyoruz ki
yaşamıyoruz da
hep yarışıyoruz
sen mi ben mi
önce kim
ölümü öldürecek diye"
Can Yücel
Bin tane sen bin tane ben var sanki.
Uymuyor artık birbirine hiçbiri.
Ya da bir türlü yanyana getiremiyoruz uygun çifti.
Ama bazen öyle bir şey oluyor ki
Taa içimde bir yer çıt deyip kırılyor sanki.
Her defasında aynı yer, aynı acıyla,
En çok da senin beni düşünüdüğünü anladığım anlarda,
işte içimde bir yer...
Neyse boşver...
Uymuyor artık birbirine hiçbiri.
Ya da bir türlü yanyana getiremiyoruz uygun çifti.
Ama bazen öyle bir şey oluyor ki
Taa içimde bir yer çıt deyip kırılyor sanki.
Her defasında aynı yer, aynı acıyla,
En çok da senin beni düşünüdüğünü anladığım anlarda,
işte içimde bir yer...
Neyse boşver...
17 Haziran 2010
Bu ara bazı isteklerim var:
Selami Şahin olmak istiyorum mesela, Aysel Gürel de olur...
Sonra 25 Haziran'daki Bülent Ortaçgil Konserine gitmek istiyorum ama aynı zamanda 25 Haziran'daki Yalın konserine de gitmek istiyorum.
Sonra bugün bir mağazada gülüşüyle beni mest eden, ben giderken arkamdan tombik kollarını uzatıp kucağıma atlayan, kafasını göğsüme yatıran bir adet minik yumuk elli Alperen'le tanıştım, hemen ondan bir tane istiyorum:(
Deniz istiyorum, sakin koy, sonra güneş de istiyorum bayıltmayanından.
Bu içinde yüzdüğüm boşluk devam etsin ama zaman geçmesin istiyorum.
Hı son olarak siyah saçlarımı istiyorum, ama pişman olursam hemen bu saçlarıma geri dönmek istiyorum ve bu işlemler sırasında saçım zarar görmesin istiyorum.
Şimdilik bu kadar...
Selami Şahin olmak istiyorum mesela, Aysel Gürel de olur...
Sonra 25 Haziran'daki Bülent Ortaçgil Konserine gitmek istiyorum ama aynı zamanda 25 Haziran'daki Yalın konserine de gitmek istiyorum.
Sonra bugün bir mağazada gülüşüyle beni mest eden, ben giderken arkamdan tombik kollarını uzatıp kucağıma atlayan, kafasını göğsüme yatıran bir adet minik yumuk elli Alperen'le tanıştım, hemen ondan bir tane istiyorum:(
Deniz istiyorum, sakin koy, sonra güneş de istiyorum bayıltmayanından.
Bu içinde yüzdüğüm boşluk devam etsin ama zaman geçmesin istiyorum.
Hı son olarak siyah saçlarımı istiyorum, ama pişman olursam hemen bu saçlarıma geri dönmek istiyorum ve bu işlemler sırasında saçım zarar görmesin istiyorum.
Şimdilik bu kadar...
9 Haziran 2010
Hayatıma giren herkese, yaşanmış her şeye...
Evet son kez bu odadayım ve ay son kez dönüyor penceremin etrafında soldan sağa yavaş yavaş...
Bugün aylardır aklımdan çıkaramadığım tezimi sundum ve gerçekten hiç beklemedğim bir şekilde AA aldım. Belki o bu yazıyı hiç okumayacak ama ben birine sonsuz teşekkür etmek istiyorum. Sayın Prof. Dr. Hilmi Demiray'a...
Gerçekten bütün bir dönem boyunca yeri geldi beni azarladı, ağladım, üzüldüm, yerin dibine girdim, yok ben başaramayacağım bu işi dedim. Ama öyle yardım etti ki, hele bugün sunumda nasıl da korudu kolladı, adeta bir dede edasıyla, öyle bir tavrı var zaten...=) Bütün dönem boyunca hayatındaki rutin şeyleri(haftasonu çim biçmek, bahar tatilinde Amerika'daki oğlunun yanına gitmek gibi..) ve Princeton anılarını bana anlattığı için, her gittiğimde beni muzip gülüşüyle karşıladığı için, heyecanımla eğlendiği için, içtenlikle eleştirdiği için, daima arkamda olup beni desteklediği için kendisine gerçekten yürekten çok ama çok teşekkür ediyorum...
Beni 5 yıl boyunca yalnız bırakmayan, gerek bu sürenin tamamında benimle olan, gerekse belli bir dönemden sonra tanıştığım ya da kısacık bir dönem de olsa hayatıma girmiş, beni güldürmüş, ağlatmış, üzmüş, düşündürmüş, eğlendirmiş, heyecanlandırmış herkese ama herkese çok çok teşekkür ediyorum. Hepinizin gerçekten yeri var, beynimde ve kalbimde, izlerinizi taşıyorum, sizle kuruldum, sizle birleşti parçalarım...
*Hazırlıktaki Welcome partide deliler gibi içip kibar kibar hemen yancağızıma kustuğum için,
*Exit exam speaking sınavı öncesi deliler gibi içtiğim için,
*Yine hazırlıkta müzik kulübüne girdiğim ve grup kurmaya çalıştığım için,
*Hazırlığın yaz okulunda okula gelip kızları ziyaret ettiğim için,
*Birinci sınıfta hayatımı derinden etkileyecek tüm değerlerimi, hayat tarzımı, yaşayışımı değiştirecek ve yıllarca sürecek bir şeye başladığım için,
*En azından hayatımın bir döneminde 4.00 ortalama yapıp herkesin diline düştüğüm için,
*İkinci sınıfta doğru dürüst bir grup kurup Bahar Şenliği'ne çıkmayı başarabildiğim için,
*Hayatımın en zor anlarını yaşayıp çok büyük dersler aldığım için,
*Geçirdiğim iki süper yaz okulu için,
*Çatılarda sabahladığım için,
*Tepede en sevdiğim arkadaşlarımla dertleştiğim için,
*Odamı bir süre sonra evimden daha çok benimsediğim ve her yıl biraz daha güzelleştirdiğim için(şimdi kopmak çok daha zor ama),
*Üçüncü sınıfta daha iyi olarak tekrar Bahar Şenliği'ne çıkabildiğim için,
*Çimlerde yatıp müzik dinleyerek güneşlendiğimiz için,
*Bit kadar balkonumuzda yemek yiyebildiğimiz, dedikodu yapabildiğimiz, insanları izlediğimiz ve belki de bir sürü önemli kararı aldığımız için,
*Gece yarıları şileye gittiğimiz için, sarhoş sarhoş arabalara bindiğim için, bindiğim tüm arabalara kustuğum için=)), sunroof'u açıp bağıra bağıra Placebo şarkıları söylediğimiz için, gecenin 11inde kanatçı Haydar'a gitmeye karar verip gittiğimiz için (ki kanatçı haydar merterdedir=))
*Bir çarşamba gecesi kızları ayartıp Taksim'e gitmeye ikna ettiğim için ve 10buçuk servisinde kendimizi bira içerken bulduğumuz için,
*kampüste kartopu oynadığımız ve bayırlarından poşetle kaydığımız için,
*Nerdeyse tüm hocalardan ders aldığım ve her birinden başka şeyler öğrendiğim için,
*tüm gece yürüyüşleri için,
*4. sınıfta yine ve son kez Bahar Şenliğine çıkabildiğim için,
*Çınarın altında gitar çalıp şarkı söylediğimiz için(ki finallerimiz varken hepimizin),
*Dalgakıranda defalarca yürüyüp, takalarda defalarca yemek yiyip rakı balık yaptığımız için, bir kez de olsa Kavalaya gittiğimiz için, Şile'nin tüm sokaklarını bildiğim için, en az bir kere geçtiğim için, denize ve havuza gittiğimiz için,
*Çok güldüğüm için,
*Çok konuştuğum için,
*Çok ağladığım için,
*Çok heyecanlandığım için,
*Çok düştüğüm için,
*Çok kere yeniden başladığım için,
*çok sevdiğim ve çok sövdüğüm için,
*ve aklıma gelmeyen burada yaşadığım daha bir sürü şey için,
çok mutluyum...
Ve bunları bana yaşatan herkese çok ama çok teşekkür ediyorum.
Hepiniz gerçekten iyi ki varsınız, iyi ki oldunuz...
Bugün aylardır aklımdan çıkaramadığım tezimi sundum ve gerçekten hiç beklemedğim bir şekilde AA aldım. Belki o bu yazıyı hiç okumayacak ama ben birine sonsuz teşekkür etmek istiyorum. Sayın Prof. Dr. Hilmi Demiray'a...
Gerçekten bütün bir dönem boyunca yeri geldi beni azarladı, ağladım, üzüldüm, yerin dibine girdim, yok ben başaramayacağım bu işi dedim. Ama öyle yardım etti ki, hele bugün sunumda nasıl da korudu kolladı, adeta bir dede edasıyla, öyle bir tavrı var zaten...=) Bütün dönem boyunca hayatındaki rutin şeyleri(haftasonu çim biçmek, bahar tatilinde Amerika'daki oğlunun yanına gitmek gibi..) ve Princeton anılarını bana anlattığı için, her gittiğimde beni muzip gülüşüyle karşıladığı için, heyecanımla eğlendiği için, içtenlikle eleştirdiği için, daima arkamda olup beni desteklediği için kendisine gerçekten yürekten çok ama çok teşekkür ediyorum...
Beni 5 yıl boyunca yalnız bırakmayan, gerek bu sürenin tamamında benimle olan, gerekse belli bir dönemden sonra tanıştığım ya da kısacık bir dönem de olsa hayatıma girmiş, beni güldürmüş, ağlatmış, üzmüş, düşündürmüş, eğlendirmiş, heyecanlandırmış herkese ama herkese çok çok teşekkür ediyorum. Hepinizin gerçekten yeri var, beynimde ve kalbimde, izlerinizi taşıyorum, sizle kuruldum, sizle birleşti parçalarım...
*Hazırlıktaki Welcome partide deliler gibi içip kibar kibar hemen yancağızıma kustuğum için,
*Exit exam speaking sınavı öncesi deliler gibi içtiğim için,
*Yine hazırlıkta müzik kulübüne girdiğim ve grup kurmaya çalıştığım için,
*Hazırlığın yaz okulunda okula gelip kızları ziyaret ettiğim için,
*Birinci sınıfta hayatımı derinden etkileyecek tüm değerlerimi, hayat tarzımı, yaşayışımı değiştirecek ve yıllarca sürecek bir şeye başladığım için,
*En azından hayatımın bir döneminde 4.00 ortalama yapıp herkesin diline düştüğüm için,
*İkinci sınıfta doğru dürüst bir grup kurup Bahar Şenliği'ne çıkmayı başarabildiğim için,
*Hayatımın en zor anlarını yaşayıp çok büyük dersler aldığım için,
*Geçirdiğim iki süper yaz okulu için,
*Çatılarda sabahladığım için,
*Tepede en sevdiğim arkadaşlarımla dertleştiğim için,
*Odamı bir süre sonra evimden daha çok benimsediğim ve her yıl biraz daha güzelleştirdiğim için(şimdi kopmak çok daha zor ama),
*Üçüncü sınıfta daha iyi olarak tekrar Bahar Şenliği'ne çıkabildiğim için,
*Çimlerde yatıp müzik dinleyerek güneşlendiğimiz için,
*Bit kadar balkonumuzda yemek yiyebildiğimiz, dedikodu yapabildiğimiz, insanları izlediğimiz ve belki de bir sürü önemli kararı aldığımız için,
*Gece yarıları şileye gittiğimiz için, sarhoş sarhoş arabalara bindiğim için, bindiğim tüm arabalara kustuğum için=)), sunroof'u açıp bağıra bağıra Placebo şarkıları söylediğimiz için, gecenin 11inde kanatçı Haydar'a gitmeye karar verip gittiğimiz için (ki kanatçı haydar merterdedir=))
*Bir çarşamba gecesi kızları ayartıp Taksim'e gitmeye ikna ettiğim için ve 10buçuk servisinde kendimizi bira içerken bulduğumuz için,
*kampüste kartopu oynadığımız ve bayırlarından poşetle kaydığımız için,
*Nerdeyse tüm hocalardan ders aldığım ve her birinden başka şeyler öğrendiğim için,
*tüm gece yürüyüşleri için,
*4. sınıfta yine ve son kez Bahar Şenliğine çıkabildiğim için,
*Çınarın altında gitar çalıp şarkı söylediğimiz için(ki finallerimiz varken hepimizin),
*Dalgakıranda defalarca yürüyüp, takalarda defalarca yemek yiyip rakı balık yaptığımız için, bir kez de olsa Kavalaya gittiğimiz için, Şile'nin tüm sokaklarını bildiğim için, en az bir kere geçtiğim için, denize ve havuza gittiğimiz için,
*Çok güldüğüm için,
*Çok konuştuğum için,
*Çok ağladığım için,
*Çok heyecanlandığım için,
*Çok düştüğüm için,
*Çok kere yeniden başladığım için,
*çok sevdiğim ve çok sövdüğüm için,
*ve aklıma gelmeyen burada yaşadığım daha bir sürü şey için,
çok mutluyum...
Ve bunları bana yaşatan herkese çok ama çok teşekkür ediyorum.
Hepiniz gerçekten iyi ki varsınız, iyi ki oldunuz...
7 Haziran 2010
Öyle umutsuz ve sıkılmıştım ki yine ve yorulmuştum artık her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmekten; bir şey yaptım.
Yine bir yalana inandırdım kendimi, bir şey söyledim kendime, en azından beynimin "dur" tuşuna basmaya yetti. Yalan değil aslında oyalayıcı bir söz diyelim.
Bir tarihe kadar hayatımdaki herhangi bir şeyi, hiç ama hiç düşünmeyeceğim, akşam ne yiyeceğimi bile...
Yine bir yalana inandırdım kendimi, bir şey söyledim kendime, en azından beynimin "dur" tuşuna basmaya yetti. Yalan değil aslında oyalayıcı bir söz diyelim.
Bir tarihe kadar hayatımdaki herhangi bir şeyi, hiç ama hiç düşünmeyeceğim, akşam ne yiyeceğimi bile...
3 Haziran 2010
Rahat uyu...(3 Haziran 1963-Moskova)
sen esirliğim ve hürriyetimsin,
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
sen memleketimsin.
Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
sen büyük, güzel ve muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin...
(lütfen bunu okuyan herkes en sevdiği nazım hikmet şiirini yorum olarak yollasın, çoğalalım...)
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
sen memleketimsin.
Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
sen büyük, güzel ve muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin...
Nazım Hikmet Ran
(lütfen bunu okuyan herkes en sevdiği nazım hikmet şiirini yorum olarak yollasın, çoğalalım...)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)