28 Şubat 2010

Hani herkesin hayatta bir kahramanı vardır ya, kesin vardır!
hani en umutsuz anda,
en yorulduğunda,
hiç içinden çıkamayacağım dediğinde,
kaçıp gitmek istediğinde,
yok ben artık yapamayacağım dediğinde,
hiç bir çözümün seni tatmin etmediği anlarda,
kimsenin tesellisinin geçmediği zamanlarda,
"O"na gidersin ve sadece kendini kollarına bırakırsın, sonra ağlarsın saatlerce,,, o saçlarını okşar, hiçbir şey söylemez, sihir vardır ellerinde, uzaklara götürmez acılarını iyileştirir yavaşça, sessizliğinde ilaç vardır, ruhunu onarır, kokusu seni dünyanın en güvenli yerinde hissettirir. İçin boşalır yavaşça, sanki tüm acını, derdini, kederini, korkunu onun kucağına bırakmışsındır. O kendininkilere katar, yoğurur, harmanlanır.
"O" gelir senin elini tutar ve sen güçlenirsin.
________________
Ben bu haftasonu eve gittim.
Anneme sarılıp ağladım, saatlerce, hiçbir şey anlatmadım,,,
Göğsüne yattım kokusunu içime çektim.
Hiçbir şey söylemedi, sadece saçlarımı okşadı.
Ellerimden tuttu..
Bırakmasaydı keşke hiç,
dönmeseydim buraya,
görmeseydim seni.

25 Şubat 2010

şarkı söylemeyi seviyorum.


"dönüp ardıma bakıyorum
yoksun sen
ey sanat! her şeyi hayata dönüştürEN!"
M.m.
Seni hayatımın neresine koymuşum ben?
Sen benim için nesin?
Sevgilim misin?
Aşkım?
Arkadaşım?
Dostum?
Abim?
Babam?
Kardeşim?
Sırdaşım?
Yoldaşım?
Herşeyim?
Sen benim hiçbir şeyimsin şimdi...
Hani derler ya canımdan can gidiyor diye, öyle...
Yüksek sesle, gözünün içine baka baka söylemek istediğim tek bir cümle var belki;
"Sen bu hayatta kendim gibi bildiğim tek insansın, seni hayatımın sonuna kadar seveceğim."

23 Şubat 2010

"çal felek, günüm senin
al geçir bildiğin gibi
bezdirmedi hayat beni
oysa yarı iletkenim
biraz içim dışımda
sonra bir kalp buldum
benimkini ona koydum
yorulmadım düşünce tutmaktan
ama sarılmadım canıma estikçe

bir şekilde bu aşkı içimde halledemiyorum
seninle başladım, elimden gelmiyor bitiremiyorum
sözlerim bitince, gözlerinde tütünce
bildiğimiz o dilde bülbüllere dönüyorum."

22 Şubat 2010

Bu okuldaki son 22 Şubat Pazartesim "sen" yoksun bir de "sen" yoksun...
"sen" artık sevmiyorsun da beni.
Bir yazı yazmışım sana muhtemelen bir kaç yıl önce, ne garip dimi yıllar var senle aramızda...
__
Biz senle hayal kurduk bugün, hayallerin sınırsız olduğunu hatırlattın bana zamanlar sonra. Birbirimizi tutsak almadan, değiştirmeden, birbirimizden utanmadan, birbirimizi zorlamadan, olduğu gibi, uzaktan belki...
İnsan bir şeyin sonunu bile bile nasıl yaşar, bir şeyin biteceğini bile bile...
Sen; artık hiç kimseyi büyütmiyim gözümde.
Aklımı kaybettim.
İstiyorum ki ışıklar söndüğünde sadece birbirimizin yüzünü göremeyeceğiz diye kahrolalım.
İstiyorum ki; bir yere girince onca kişi içinden birbirimizi bulalım, birbirimize bakmadan.
İstiyorum ki; sonsuz özgür bir o kadar da sadık olalım, lafı bile edilmesin, böyle kavramlar bile olmasın hayatımızda.
İstiyorum ki; arkamı hiç düşünmeden yaslayacağımsın, ama asla karşılık beklemeden, boynumuza ipler geçirmeden.
İstiyorum ki; saatlerce konuşacak kadar bilelim birbirmizi ve her gün en baştan anlatalım, her gün yepyeni hikayelerle gelelim birbirimize.
İstiyorum ki; aynı içten hislerle aynı bakışlarla hayata ve bir o kadar da bağımsız zevkler, ilgiler, beceriler...
İstiyorum ki; bir konu hakkında ne diyeceğimizi birebir bilip yine de her seferinde yenilenerek şaşırtalım birbirimizi.
İstiyorum ki; ben ve sen ne olursak olalım, kim olursak olalım, düştüğümüzde ve yenildiğimizde yine birbirimizi bulalım...
"Gerçekten sana söyleyecek hiçbir şeyim yok sevgilim ama yine de bu hiçbir şeyin ellerinde olması güzel."
...Goethe...




18 Şubat 2010

Bişi dicektim de
Boşver
So goodnight moon
I want the sun
If it's not here soon
I might be done
No it won't be too soon 'til I say goodnight moon...

15 Şubat 2010

Bir ses var içimde ve nedense hep doğruyu söylüyor, son zamanlarda daha çok dinliyorum onu, dinledikçe sesi daha fazla çıkıyor. Herkeste var bence. Belki de kişinin kendisi çünkü... İçten içe olaylarla ilgili hep doğruyu görüyoruz. Bazen görmezden geliyoruz, bazen de bir şeyler geçiyor önüne, görüntü flulaşıyor. Aslında hep biliyoruz. Ve içimizdeki ses de bizim kendimizle çırılçıplak, öylece yüzleşmemiz, o yüzden hep doğruyu söylüyor.
İşte ben, bu sefer, inan ki bile bile, göre göre yaptım bunu. İçimdeki sesle dışımdaki ses birdi belki de. Ama istedim sadece istedim, zannetmedim.
Ben senin "başka" olmanı istedim.
Diledim belki de tüm kalbimle.
Senden belki de senin bile görmediğin o "seni" çıkarmak istedim.
Sen değil, ben başaramadım.
Yokmuşsun çünkü, yoktan var eden Allahım dileklerimi kabul etmedi bu kez.
İnanmak bu dünyadaki hem en güzel, hem de en tehlikeli şey. Bir şeye, birine inanmakla başlıyor her şey.
Ben sana inanmıştım.
İçimde bir yer belki de herkese inat güvenmişti sana.
Kötü sözler geçmiyor içimden, ne de isyanlar, sakinim.
Sen beni tanımadın ki, neye üzüliyim?

13 Şubat 2010

birşeylere inanıp birşeylere tutunup, tutulup,
savrulsam
savrulsam ordan oraya
ama gözünde bir ışık olsa
bir yıldız
parıl parıl parlasa
dünyanın öbür ucuna giderim
o kadar
__________

12 Şubat 2010

Ya bunu ilk ben dedim ben!!

2010 oldu dedim nerde uçan arabalar dedim hani uçucaktık dedim=((
Görünce çok üzüldüm bir yandan da sevindim, yalnız değilim=))
Eksi sözlükte başlık açmışlar;
diye
Buyrun;
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=18105205

,,,

"Bülbülüm altın kafeste aman
Öter aheste aheste
Ötme bülbül yarim haste
Ah neyleyim şu gönlüme
Hasret kaldım sevdiğime

Ben sana dayanamam
Yarim ben sana aldanamam
Ben sana dayanamam
Yarim ben sana katlanamam

Bülbülleri har ağlatır
Aşıkları yar ağlatır
Ben felege neylemişim
Beni her bahar ağlatır

Ben sana dayanamam
Yarim ben sana aldanamam
Ben sana dayanamam
Yarim ben sana katlanamam"


10 Şubat 2010

hakkın sende kalsın, sessizim bu ses senin.

belki de ilk defa açık açık her şeyi söylemem lazım. Başta kendime. Canım yanıyor sanki ucundan yanmaya tutuşmaya başladı. Hiç bu kadar yalnız kalmış mıydım diye düşünüyorum, bulamıyorum. Acaba yine kendimi ben mi bu çıkmaza sürüklüyorum diye düşünüyorum ama öyle değil. Olmayan şeyler üretmiyorum ki ya da olan şeylere ben sebep olmuyorum ki. Çok mutlu başladığım bu şey beni günden güne mutsuz ediyor, hatta dengesiz ediyor. Hiç gücüm yokken hayatımın en ilginç dönemine başlamışken, şu ana kadar yanımda olmayan insanlar bile benim yanımdayken senin olmaman enteresan değil mi, senin beni anlamaya çalışmaman. Hayattan kopup gidiyorum, her şey bir anda aynı anda anlamını yitiriyor sanki. Kasmadan, seçmeden, seçilmeden, göz korkutmadan, gardını almadan, zırhlarını takmadan, düşünmeden, planlamadan, sorgulamadan, yanlış anlamadan, manalandırmadan, öylece, içimizden geldiğince, koyverip, arkamızı yaslayıp, gözümüzü kapayıp, içimiz rahat yaşayamayacağız biz senle bunu. Anladım...

9 Şubat 2010

Aslında galiba herşeyin yapısı aynı hayattaki, ömrü, geçişleri, gelişimi, birşeyi çözünce aklına gelebilecek herşeye uygulayabilirsin.
Önceleri farkında olmuyorsun birçok şeyin zamanla gelişiyor, sonra öyle bir an geliyor ki karşı konulmaz, önüne geçilmez, her şeyi hallederim sanıyorsun, yaparım başarırım, sen de başarırsın, zaten sen benim için başarırsın...
-doğuş
Olmaması için tonlarca sebep varken hepsine mantıklı mantıksız sebepler bulursun, bazen hiçbir sebep bulmazsın, sadece inanırsın öylece, hiçbir şey düşünmeden beyninin dur! düğmesine basıverirsin çünkü hayatında hissettiğin en mutlu en uçucu rehavettir o...
Öylece bırakmak istersin kendini içine, o toz bulutunda o an kaybolmak dünyanın en kolay ve en güzel şeyidir neden devamını düşünesin ki...
-gözünü yumma usulca
Oysa içinde çok derinlerde olmayan bir yerlerde sen de bilirsin aslında bir nefese bakar o toz bulutunun dağılması, bazen kendi nefesin bile olabilir...
-uyanma
sonra tam bu noktada her bir parçan ayrı yönlere dağılır, dağılırsın. Ama tek tek tüm parçalarının kopmalarını gitmelerini bir bir ruhunda vücudunda tüm hücrelerinde hissedersin. Hayat ne kadar kötü dersin isyan edersin lanet edersin. Oysa hayat aslında senin de bildiğin o gerçeği önüne koymuştur sadece.
Aslında her aşamanında kendi içinde gelişimi vardır ama en uzun bununkidir. Çünkü önceleri bu durumu kabullenmek istemezsin, bir süre onunla can çekişerek acı içinde yaşarsın, düzeltmeye çalışırsın bir süre daha en azından görmezden gelmeye. Sonra dayanılmaz bir hal alır ve seni günden güne yiyip bitirir. En sonunda da kalkıp gidersin zaten, bazen hakkaten bırakırsın ardında her şeyi, bazen de acıya acıya her adımında soluğunun geride kalmasına dayanamayarak, nefessiz kalarak.
-son



3 Şubat 2010

Bundan 5 gün önce mutluymuşum
6 gün önce mutsuz
şaka mı?

Şu oluyor, bu oluyor bugünlerde,,,

* AİHM'e şikayetler sonucu artık nüfus kağıtlarında din yerine "Alevi" ibaresi kullanılabilecekmiş, AİHM din ve vicdan özgürlüğünden yola çıkarak kişi nasıl isterse o şekilde doldurulsun bu alan kararını vermiş. Şimdi Alevilik mezhep değil mi o zaman Sunniler "Sunni", Şafiiler "Şafii" yazdırsın nüfus cüzadanına bunların hepsi İslam dininin mezhepleri değil mi? Nasıl din diye ayrılmış bir alanda ayrılabilirler ki, illa belirtilmek isteniyorsa bu mezhep durumu "mezhep" diye bir alan eklensin o zaman nüfus cüzdanına. Aslında bir yandan bu iyi birşey olmuş yani artık o alan boş da bırakılabiliyormuş, ben de "ben kendi çocuğumunkini boş bıraktırıcam sanırım, kendi seçsin hem eğer kendi aklıyla kalbiyle doğruyu bulursa daha sevap olmaz mı" dedim. Annemin buna yorumu "Allahım iki çocuk doğurdum ikisi de birbirinden çeşit oldu!!"=))
* Ben bu Tekel çalışanlarının eylemlerini cani gönülden destekliyorum ve gerçekten çabalarına saygı duyuyorum. Davalarını haklı buluyorum, varolan haklarının ellerinden alınmasını kınıyorum hatta bence yakında bir tarafımızdan donumuzu da alacaklar ruhumuz duymayacak diye düşünüyorum..=) Ama işte sadece böyle lafla ne yazık ki... 4 Şubat günü toplu iş bırakma olacakmış, öyle sevindim ki yani insanlar istediklerinde hala örgütlenebiliyorlar, hayat duracak! Umarım işe yarar...
* Bugün son kez ders seçtim, bu çileyi son kez çektim, bu benim son dönemim, bundan yaklaşık 4 ay sonra üniversite mezunu olucam inş... Başım göğe filan ermeyecek galiba, desene bütün emekler boşa gitti..=)
* Bugün tamamen zorunluluktan dışarı çıkmak zorunda kaldım, hiçbir şeyden habersiz demir kapıyı açıp adımımı attığım an gördüm ki her yer bembeyaz lapa lapa kar yağıyor!!! Yine evet=) Şaşırdım, kaldım, güldüm kendikendime evet yine=)
* Ve daha birkaç şey kaçıp saklanmak istediğim, görmezden gelmeye çalışıp gelemediğim, yazmıcam boşver...
* Hım bir de hiç kitap okuyup -sadece bir kitap-, film seyredemedim bu tatilde -sadece iki film "the wrestler" ve "goodbye lenin!"-... yeni hiçbir şey keşfedemedim anlayacağınız ama dinlendim baya, ama en çok şunu öğrendim dinlenmek demek her şeye başlayacak gücü kendinde bulmak demek değil...
* Hı bir de bir haftadır çıkarmadığım yarım yamalak ojelerim ve seksi anane atletim var, onlarla takılıyorum=))
* Bir yere gidesim var ama du bakalım...

2 Şubat 2010


bazen ne kadar uzaklaşıyor insan hayal ettiklerinden, oysa hayatımız boyunca hep onlara ulaşmak için değil midir çabamız?
belki de farklı heyecanlar, farklı deneyimler yaşamak istiyor.
Hayallerine farklı yollardan ulaşmak, keşfedilmemiş patikaları bulup çıkarmak (ki benim ilgi alanımdır), "alın işte bakın ben burdan da aynı sonucu elde ettim" demek istiyor, kimbilir.
Çok bilinen bir şarkıyı yeniden yorumlamak gibi bir şey.
Tek riski, acı verir çoğu zaman, hedefe ulaşanlar öyle azlardır ki,
değer mi onca yorgunluğa dersin.
İçin darlanır, sıkılır, tek kelime de edemezsin yalnızsındır çünkü ne etrafındakilere dertlenebilirsin ne de seçtiğin patikaya, çünkü sen seçmişsindir, etrafındakiler tarafından uyarıldığın halde ve istediğin o patikadır seçtiğine göre, dertlenirsen seçtiğinin ne anlamı kalır ki?
Savaşmak anlamsız geliyor çoğu zaman, ne için, kim için?
Ama içimde hiç el vermiyor koyup gitmeye...
İçimden cümleler akıyor, kelimeler köpük köpük, daha ağzımdan çıkmadan anlamlarını yitiriyorlar.
Oysa ben şimdi sadece tüm kalbimle sevmek istiyorum, bunca engele rağmen, ve bu kadar açık yüreklilikle ilk kez dile getiriyorum bunu, belki de getirmemem gerekirken.
Öyle uzak ki tüm olasılıklar bu isteğime...
Birine derdimi anlatmak hep dert olmuştur bana, ama hiç bu aralar olduğu kadar zorlanmamıştım heralde.
Ağzımı açamıorum ki, açmıyorum.
Neden mi?
Bilmiyorum
Gerginim sadece
Öyle uzaktan
sana,
bana,
bu anlamsız yaşanana
bakıyorum,,,
geniş ve aydınlık bir avluda sadece içimden geçen sözcüklerle, görüşürüz belki bir gün, bilmem ki..

foto: alan blunstein